Vefatının 10. Yılında Yaşar Kemal: Anadolu’nun Destanını Yazdı, Dünya Onu Okudu

Yaşar Kemal, ölümünün 10. yılında anılıyor. Oksijen’deki köşe yazısında, edebiyatındaki toplumcu yön ve insan hikâyelerini anlatma tutkusuyla nasıl iz bıraktığını bir kez daha hatırlatıyor.

Türk edebiyatının çınarı Yaşar Kemal, ölümünün 10. yılında eserleri ve bıraktığı mirasla anılıyor. İnce Memed başta olmak üzere birçok unutulmaz romana imza atan usta yazar, sadece edebiyatıyla değil, toplumsal meselelere duyarlılığıyla da iz bıraktı.

Yaşar Kemal ve Yazıyla Tanışması

Yazıyla tanışmasını, henüz çocuk yaşlarda köylerine gelen bir çerçi sayesinde yaşadığını anlatan Yaşar Kemal, bu anısını şöyle aktarmıştı:

“Bir gün köye bir çerçi geldi. Köylü kadınlarına istediklerini borca veriyor ve bir deftere yazıyordu. Sanırım 8 yaşındaydım. Çerçiye sordum, ‘Bu yaptığın ne?’ diye. Yazı olduğunu, sonra okuyup unutmayacağını söyledi.”

Bu farkındalık, onun ilerleyen yıllarda sözlü anlatı geleneğini yazıya aktarma tutkusunun temel taşlarından biri oldu. 16 yaşındayken, kara şalvarının büyük ceplerine koyduğu defterlerde Çukurova’daki ağıtları toplamaya başladı.

Edebiyatçılar Yaşar Kemal’i Nasıl Anlatıyor?

BBC Türkçe’ye konuşan çağdaş yazarlar ve edebiyatçılar, Yaşar Kemal’in Türk edebiyatındaki yerini ve okurlar üzerindeki etkisini değerlendirdi.

Yazar Melisa Kesmez, usta yazarın insana bir sosyolog ve antropolog gibi baktığını belirterek, betimlemelerinin okura güçlü bir şahitlik duygusu yaşattığını söyledi:

“Edebiyatı Türkçenin sınırlarını aştı, onlarca dile çevrildi. Ancak Yaşar Kemal’in Türkçedeki sesi çok başkaydı. Onu kendi dilinde okuma şansına sahip olanlar gerçekten çok şanslıydı.”

Yazar Barış İnce ise Yaşar Kemal’in Türk edebiyatına en büyük katkısının yeni bir dil oluşturma çabası olduğunu vurguladı:

“Kendi kökü ile evrensel damarı bir araya getirmenin kolay olmadığını fark etmiş, birleştirici gücün yeni bir dil olduğunu belirtmiştir.”

Romanlarında Göç, Toplumsal Adalet ve İnsan Hikâyeleri

Yaşar Kemal’in edebiyatında mülkiyet ve sınıf çatışmaları kadar göçler ve mübadele de önemli bir yer tuttu.

Boğaziçi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünden Doç. Dr. Zeynep Uysal, Yaşar Kemal’in romanlarında göçmenlik olgusunun derinlikli bir şekilde ele alındığını belirtti:

“Yaşar Kemal, söylenemeyeni söylemenin yolunu bulmayı başardı. Bugün travma anlatılarından ekokritik eleştirilere kadar pek çok modern yaklaşımda Yaşar Kemal’in eserleri önemli bir kaynak olarak ele alınıyor.”

“Bizim Toprakların Gabriel Garcia Marquez’i”

Queen’s Üniversitesi’nden Dr. Özlem Atar, Yaşar Kemal’in uluslararası alanda ezilenlerin yazarı ve direnişin sesi olarak tanındığını söyledi.

“Yaşar Kemal’in eserleri, dünya edebiyatının klasikleriyle aynı raflarda duruyor. O, Anadolu’nun sesini evrensel bir dile çevirebilen ender yazarlardan biri oldu.”

Atar, usta yazarın Anadolu efsanelerini, halk hikâyelerini ve insanın özlemlerini çağdaş roman formuyla harmanladığını belirterek, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Danzig şehri Grass için neyse, St. Petersburg Dostoyevski için neyse, Güney Amerika Faulkner için neyse, Yaşar Kemal’in Torosları da odur.”

Yaşar Kemal Kimdir?

  • 1923’te Adana’nın Hemite köyünde doğdu.
  • Ailesi, Van’dan Adana’ya göç eden Kürt bir ailenin ferdiydi.
  • İlk romanı “İnce Memed” 1955 yılında yayımlandı ve Türk edebiyatının başyapıtları arasına girdi.
  • 40’tan fazla dile çevrilen eserleri, dünya çapında büyük yankı uyandırdı.
  • Sadece bir yazar değil, aynı zamanda güçlü bir toplumcu figürdü. Kürt sorunu, ana dil hakkı ve kardeşlik üzerine cesur açıklamalar yaptı.
  • Türkiye’den Nobel Edebiyat Ödülü’ne aday gösterilen ilk yazar oldu.

Eserlerinden Bazıları:

  • İnce Memed (1955)
  • Demirciler Çarşısı Cinayeti (1974)
  • Yılanı Öldürseler (1976)
  • Fırat Suyu Kan Akıyor Baksana (1997)
  • Karıncanın Su İçtiği (2002)

Kaynak: BBC

web sitesi uygulama / geliştirme: