İslami Tahvil Piyasası Sarsılıyor: 1 Trilyon Dolarlık Tehdit
Suudi Arabistan merkezli 21 kişilik ulema heyetinin İslami tahviller için önerdiği yeni standartlar, hızla büyüyen 1 trilyon dolarlık sukuk piyasasını derinden etkileyebilir. Uzmanlara göre, bu değişiklikler piyasayı katmanlaştırarak yatırımcıları kaçırabilir ve İslami finans sektöründe büyük bir sarsıntıya neden olabilir.
İslami Tahvil Piyasasında Yeni Dönem
İslami tahvil ihracını düzenleyen ana kuruluş olan İslami Finans Kurumları Muhasebe ve Denetim Örgütü (AAOIFI), sukuk ihraç edenlerin varlıklarının yasal mülkiyetini nasıl devredeceğine dair yeni bir kılavuz üzerinde çalışıyor.
Bu yıl içinde yürürlüğe girmesi beklenen 62. Standart, İslami tahvil sözleşmelerinde risk dağılımını şeriat ilkelerine daha uygun hale getirmeyi amaçlıyor. Ancak bu standartların uygulanmasıyla birlikte:
- İşlem maliyetlerinin artması ve
- Yatırımcı güveninin sarsılması gibi riskler doğabilir.
Kredi derecelendirme kuruluşları Moody’s ve S&P Global, önerilen değişikliklerin İslami tahvil piyasasını zayıflatabileceği uyarısında bulunuyor.
Sukuk: Faiz Yerine Kira Sistemi
Sukuk, faizi haram olarak kabul eden İslami finans sistemine uygun bir borçlanma aracı olarak biliniyor. Geleneksel tahvillerin aksine, sukuk ihracında:
- Borç veren ve borç alan arasında faizli bir işlem yerine varlıkların devri ve
- Yatırımcılara faiz yerine kira geliri ödenmesi prensibi uygulanıyor.
Bu yöntemle oluşturulan piyasa hızla büyümeye devam ediyor. S&P Global’e göre, 2024 yılı içinde İslami tahvil ihracının 200 milyar doları bulması bekleniyor.
Ancak ulemanın yeni önerileri, sukuk’un yatırımcılar için daha karmaşık hale gelmesine neden olabilir. Pakistan Merkez Bankası eski başkanı Reza Baqir, “Bu düzenlemeler piyasayı katmanlaştırarak sukuk’un benimsenmesini geciktirebilir” diyor.
Ulema ve Yatırımcılar Arasında Anlaşmazlık
AAOIFI’ye bağlı din adamları, mevcut sukuk sisteminin şeriatın ruhuna uygun olup olmadığı konusunda şüphe taşıyor. Özellikle mülkiyetin devri konusundaki belirsizlikler, tartışmaların merkezinde yer alıyor.
Bu durum, 2008 yılındaki benzer bir krizle kıyaslanıyor. O dönemde AAOIFI Başkanı Şeyh Muhammad Taqi Usmani, İslami tahvil piyasasının %85’inin şeriat ilkelerini ihlal ettiğini açıklamıştı. Bu açıklamanın ardından piyasada varlık temelli menkul kıymetlere geçiş hızlanmıştı.
Benzer bir etki, şimdi 62. Standart ile de yaşanabilir. Önde gelen kredi derecelendirme kuruluşları Moody’s ve S&P Global, bu düzenlemelerin İslami tahvilleri klasik tahvillerden daha da farklılaştıracağını ve bunun yatırımcı güvenini sarsabileceğini belirtiyor.
Suudi Arabistan’ın Liderliği ve Vizyon 2030
Suudi Arabistan, dünyada en fazla sukuk ihraç eden ülke konumunda. Veliaht Prens Muhammed Bin Selman, ülkenin Vizyon 2030 planını finanse etmek için İslami tahvillerden gelen yabancı yatırımlara büyük önem veriyor.
Veri şirketi Dealogic’e göre, Suudi Arabistan’ın toplam borçlanma araçlarının %60’ı İslami tahvillerden oluşuyor. Bu nedenle, AAOIFI’nin yeni düzenlemeleri doğrudan Suudi finans sektörünü etkileme potansiyeline sahip.
Ancak uzmanlar, Suudi Arabistan’ın bu katı kuralları tam olarak uygulamayabileceğini düşünüyor. Beyaz Saray & Case hukuk firması ortağı Debashis Dey, “Eğer kuralları en sert haliyle uygularsanız, piyasayı küçültme riski doğar” diyerek esnek bir yaklaşımın daha olası olduğunu belirtiyor.
Yatırımcılar İçin Belirsizlik Devam Ediyor
Önerilen değişikliklerin yatırımcılar açısından farklı etkileri olabilir:
- Bazı ülkeler bu yeni düzenlemeleri tam anlamıyla uygulamayabilir.
- Bazı yatırımcılar piyasadan çekilebilirken,
- Kurumsal yatırımcıların katılımı artabilir.
Cordoba Capital kurucusu Harris Irfan, “Sukuk ile klasik tahviller arasında artık büyük bir fark kalmadı. Piyasanın köklerine dönmesi gerekiyor” diyerek, İslami finans sisteminin daha şeffaf bir yapıya evrilmesi gerektiğini savunuyor.
Ancak süreç sancılı olacak gibi görünüyor. Özellikle bazı Orta Doğu ülkelerinin, toprak ve mülk edinme yasalarındaki kısıtlamalar nedeniyle, mülkiyet devri gerektiren tahvil ihraçlarını nasıl gerçekleştireceği büyük bir soru işareti olarak kalıyor.
Kaynak: The Financial Time