Sivrisineklerin Taşıdığı Batı Nil Virüsü Türkiye’de Yükselişte

Türkiye’de artan Batı Nil Virüsü vakaları, özellikle İstanbul ve çevresinde tehlike yaratıyor. Virüsten korunmak için uzmanların önerdiği bireysel ve toplumsal önlemler neler?

Batı Nil Virüsü, ilk olarak 1937 yılında Uganda’nın Batı Nil bölgesinde görüldü ve günümüzde Afrika, Amerika, Avrupa ve Orta Doğu başta olmak üzere birçok ülkeyi etkiliyor. Kuşlardan sivrisineklere ve oradan da insanlara bulaşabilen bu virüs, ciddi sağlık riskleri oluşturabiliyor. Virüs insanlara doğrudan temas yoluyla değil, enfekte sivrisinekler aracılığıyla geçiyor.

Türkiye’deki Durum ve Artan Vakalar

Batı Nil Virüsü, Türkiye’de ilk kez 2010 yılında görüldü. Sağlık Bakanlığı’nın Ağustos ayında yaptığı açıklamaya göre, 2024 yılında altı yeni vaka tespit edildi. Ancak uzmanlara göre, gerçek vaka sayısı çok daha yüksek olabilir. Özellikle İstanbul’da ve ülkenin birçok bölgesinde vakaların görüldüğü belirtiliyor. İstanbul’da Küçükçekmece, Büyükçekmece, Beylikdüzü ve Avcılar gibi bölgeler, yoğun sivrisinek popülasyonuyla dikkat çekiyor ve bu alanlarda virüsün yayılma riski daha yüksek.

Virüsün Belirtileri Nelerdir?

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre, virüs bulaşan kişilerin yaklaşık yüzde 80’i herhangi bir belirti göstermiyor. Ancak enfekte olanların yüzde 20’sinde Batı Nil ateşi olarak bilinen semptomlar ortaya çıkabiliyor. Bu semptomlar arasında:

  • Yüksek ateş
  • Baş ağrısı
  • Yorgunluk ve halsizlik
  • Vücut ağrıları
  • Mide bulantısı ve kusma
  • Nadir durumlarda cilt döküntüleri ve lenf bezlerinde şişlik

Hastalığın daha ciddi seyrettiği vakalarda, özellikle yaşlı ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde ensefalit (beyin iltihabı) veya menenjit gibi komplikasyonlar ortaya çıkabiliyor. Bu tür durumlarda belirtiler, bilinç bulanıklığı, kas güçsüzlüğü ve nörolojik problemleri içerebilir.

Türkiye’deki Risk Bölgeleri Nereler?

Prof. Dr. Önder Ergönül ve Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz gibi uzmanlar, virüsün yoğun olarak görüldüğü alanlar hakkında bilgi veriyor. Özellikle İstanbul’un sulak alanları, göl ve barajların bulunduğu bölgelerde yoğun sivrisinek popülasyonu gözlemleniyor. İstanbul dışında Edirne, Kırklareli, Bursa, Adana, Osmaniye ve Antakya gibi şehirlerde de vakaların tespit edildiği bildiriliyor. Bu bölgelerde sivrisinekler, hastalığın yayılmasında önemli bir rol oynuyor.

Batı Nil Virüsüne Karşı Hangi Önlemler Alınmalı?

  1. Kamu Sağlığı Çalışmaları: Sağlık Bakanlığı ve yerel yönetimler, sivrisinek popülasyonunu kontrol altına almak için ilaçlama faaliyetlerine devam ediyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) ve Sağlık Bakanlığı arasında bu alanda kurulan iş birliği, İstanbul’daki vakaların kontrol altına alınmasında etkili bir örnek oluşturuyor.
  2. Bireysel Önlemler: Kişisel olarak da alınabilecek bazı önlemler virüsten korunmada etkili olabilir:
    • Pencerelere sineklik takmak ve sivrisineklerin iç mekanlara girmesini engellemek.
    • Uzun kollu giysiler giymek ve sivrisineklerin aktif olduğu saatlerde dışarı çıkmaktan kaçınmak.
    • Sinek kovucu spreyler kullanmak.
    • Özellikle geceleri cibinlik kullanarak uyumak.
    • Evlerin çevresinde su birikintilerini önlemek, boş saksı veya teneke kutu gibi yerlerde su birikmesine izin vermemek.
    • Vantilatör veya klima gibi hava dolaşımı sağlayan cihazları kullanarak sivrisineklerin aktif olmasını engellemek.
  3. Risk Grubundakiler için Özel Önlemler: 65 yaş üstü ve bağışıklık sistemi zayıf olan kişiler, hastalığın daha ciddi seyredebilmesi nedeniyle daha dikkatli olmalı.
  4. Erken Teşhis ve Tedavi: Enfekte olduğu düşünülen kişiler, geçmeyen yüksek ateş, baş ağrısı, bilinç bulanıklığı gibi belirtiler yaşadıklarında hemen bir sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Virüsün doğrudan bir tedavisi veya aşısı bulunmamakla birlikte, hastalığın ilerlemesini önlemek için hastanelerde solunum desteği ve enfeksiyon önleyici tedaviler uygulanabilir.

Virüsün Yayılma Mevsimi ve İklim Değişikliğinin Etkisi

Batı Nil Virüsü vakaları genellikle yaz ve sonbahar aylarında görülüyor. Sivrisineklerin aktif olduğu Haziran-Ekim ayları arasında vaka sayıları artarken, havaların soğumasıyla vakaların azalması bekleniyor. Ancak, küresel iklim değişikliği nedeniyle bu dönemlerde değişiklikler yaşanabiliyor. Kış aylarında beklenen soğukların azalması, sivrisinek popülasyonunu ve virüsün yayılma sürecini etkileyebilir.

Batı Nil Virüsünün Küresel Etkisi ve Türkiye’deki Durum

Kuş göç yolları üzerinde bulunan Türkiye, bu virüsün yayılmasında risk altında olan ülkelerden biri. Sivrisineklerin enfekte kuşlardan virüsü alarak insanlara bulaştırması, virüsün yayılma hızını artırıyor. Avrupa Hastalıkları Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC), 2024’te Avrupa’nın Avusturya, Hırvatistan, Fransa, Yunanistan, İtalya gibi 9 farklı ülkesinde de Batı Nil Virüsü vakalarının görüldüğünü açıkladı. Türkiye, virüsün yayılma potansiyeline sahip ülkeler arasında yer aldığından, etkili önlemler alınması büyük önem taşıyor.

Batı Nil Virüsüne Karşı Toplumsal Farkındalık Artmalı

Uzmanlar, Türkiye’de virüsün yaygınlaştığını ve ciddi sağlık riskleri oluşturduğunu vurguluyor. Halkın bilinçlenmesi, sivrisinek kontrolü için etkili önlemler alınması ve özellikle risk altındaki yaşlı ve bağışıklık sistemi zayıf bireylerin korunması gerekiyor. Türkiye’de Batı Nil Virüsüne karşı başarılı bir mücadele, yerel yönetimler, sağlık otoriteleri ve vatandaşların birlikte hareket etmesiyle sağlanabilir.

web sitesi uygulama / geliştirme: