İktisatçı Mahfi Eğilmez, Türkiye’de ekonomik krizin tanımına ilişkin değerlendirmede bulundu. Enflasyona karşı büyüme rakamlarını işaret eden Eğilmez, “Kriz hali olarak görülmüyor” dedi.
Yüksek enflasyon piyasalarda hakim görüş olarak kalmaya devam ederken, birçok kişinin alım gücü de düştü.
Alım gücünün düşmesiyle raflara erişim zorlaşırken, iktisatçı Mahfi Eğilmez, ‘Kriz ve Türkiye’ başlıklı yazısında enflasyona karşı büyüme rakamlarını işaret ederek, “Kriz hali olarak görülmüyor” dedi.
‘İKİ TEMEL GÖSTERGEYE BAKILIYOR’
Büyüme rakamlarına atıfta bulunan Eğilmez,
“Ne kadar fazla sayıda göstergeden söz edersek edelim bir ekonomide kriz durumu olup olmadığını anlamak için daha çok iki temel göstergeye bakılıyor: Büyüme oranı ve enflasyon. Bu oranlar da ülkeden ülkeye farklı değerlendiriliyor. Mesela Türkiye için yüzde 5 oranında büyüme ideal oran olarak kabul edilmekle birlikte bu oran ABD veya Almanya için çok yüksek, Çin ve Hindistan için düşük kabul ediliyor. Ya da çift haneli enflasyon Türkiye’de bir kriz hali olarak görülmemekle birlikte ABD ve Avrupa için felaket olarak nitelendirilebiliyor. Ekonomide kriz algılaması ülkelerin durumuna, geleneklere ve kültüre göre farklılıklar gösteriyor”
ifadelerini kullandı.
‘BÜYÜMENİN KÜÇÜLMEYE DÖNÜŞMESİ HALİDİR’
Eğilmez,
“Kasım ayı itibarıyla 12 aylık enflasyon 47,09. Bu orandaki enflasyon gelişmiş ekonomiler açısından kriz hali olarak kabul edilir. Buna karşılık Türkiye’de bir kriz hali olarak görülmüyor. Biz de kriz olarak kabul edilen durum büyümenin küçülmeye dönüşmesi halidir. Çünkü o zaman işten çıkarmalar başlar, işsizlik oranı artar”
diye belirtti.
EKONOMİK KRİZİN TANIMI
Öte yandan ekonomik krizin tanımını da yapan Eğilmez, şöyle devam etti:
“Ekonominin temel yapı taşları olarak kabul edilen mal, hizmet, üretim, döviz fiyatları üzerinde kabul edilebilir düzey ve oranların ötesinde yaşanan şiddetli dalgalanmalar. Benim kriz tanımım biraz daha farklı: Ekonomik kriz; büyüme, işsizlik, enflasyon, faiz, bütçe açığı, cari açık, yerli paranın dış değeri gibi temel göstergelerin yanı sıra geleceğe ilişkin beklentilerin bozulması ve bu bozulmanın belirli bir süre devam etmesi halidir.”