İzmir’de Deprem Alarmı: Binaların Yüzde 35’i Yıkılma Riski Taşıyor

İzmir’deki yapı envanter raporu, Bornova ve Bayraklı’da binaların yüzde 35’inin depreme dayanıksız olduğunu ortaya koydu. Kent, büyük risk altında.

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) İzmir Şubesi ve İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan yapı envanter raporu, İzmir’in Bornova ve Bayraklı ilçelerinde ciddi bir deprem riski olduğunu ortaya koydu. Rapora göre, bu bölgelerde bulunan 60 bin binanın yüzde 35’i depreme dayanıklı değil ve büyük bir yıkım riski taşıyor.

İMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Bengi Atak, İzmir’deki yapı stokunun yüzde 70’inin risk taşıdığına dikkat çekti. Özellikle 30 Ekim 2020’de meydana gelen ve büyük hasara yol açan İzmir depremi sonrasında başlatılan çalışmalar, kent genelindeki yapı güvenliği konusundaki endişeleri artırdı.

İzmir’de Binalar Depreme Ne Kadar Dayanıklı?

Türkiye’nin üçüncü büyük şehri olan İzmir’de 950 bin 490 bina bulunuyor. Ancak yapılan incelemeler, bu yapıların büyük bir kısmının deprem yönetmeliğine uygun olmadığını gösteriyor. Bornova ve Bayraklı’da yapılan incelemelerde, 2000 yılı öncesinde inşa edilen yapıların risk seviyesinin çok daha yüksek olduğu belirlendi.

Bunun en büyük sebebi, 1999 Gölcük Depremi sonrası yürürlüğe giren deprem yönetmeliklerinin ve hazır beton kullanım zorunluluğunun öncesinde inşa edilmiş olmaları. Bu binaların, taşıyıcı sistemlerinin güçlendirilmesi ya da yenilenmesi gerektiği ifade ediliyor.

Karşıyaka ve Konak’ta Envanter Çalışmaları Başlatılıyor

Deprem riskinin yüksek olduğu bölgelerde envanter çalışmaları devam ederken, sıradaki ilçeler Karşıyaka ve Konak olacak. Karşıyaka’da 23 bin bina bulunuyor ve bu yıl içinde yapılacak çalışmalarla binaların risk analizi tamamlanacak.

Bengi Atak, bu süreç tamamlandığında İzmir’in genel deprem riskine dair çok daha net verilere ulaşılacağını belirtti. Ancak binaların incelenmesi tek başına yeterli değil; aynı zamanda kentsel dönüşüm ve yapı güçlendirme projelerinin hızlandırılması gerektiğine dikkat çekti.

İmar Barışı ile Riskli Yapılar Yasallaştı

İzmir’de imar barışı ile affedilen yapı sayısının tam olarak bilinmediği belirtiliyor. Ancak bu yapıların büyük bir kısmının depreme dayanıklı olmadığı tahmin ediliyor. Atak’a göre, imar affından yararlanan binaların mutlaka denetimden geçirilmesi gerekiyor.

Yapıların zamanla dış etkenler nedeniyle yıprandığı ve güçlendirme çalışmaları yapılmadığında riskin daha da arttığı vurgulanıyor. İzmir’in nemli ve denize yakın olması, betonlarda aşınmayı hızlandırıyor. Bu da binaların dayanıklılığını olumsuz etkileyen önemli faktörlerden biri.

Binada Yapılan Değişiklikler Büyük Risk Oluşturuyor

Bina taşıyıcı sisteminde yapılan değişiklikler, binanın deprem performansını ciddi şekilde etkileyebiliyor. Atak, binalarda yapılan bilinçsiz değişikliklerin cinayetle eş değer olduğunu söylüyor.

Örneğin:

  • Kat eklemeleri
  • Duvar tadilatları
  • Pencerelerin büyütülmesi
  • Binaların kullanım amacının değiştirilmesi

Tüm bunlar, binanın deprem anındaki dayanıklılığını zayıflatıyor. Konut olarak inşa edilen bir yapının dershane veya okul olarak kullanılması, yük dağılımını değiştirerek yapının risk seviyesini artırıyor.

İzmir Depreme Hazır Değil

Bengi Atak’a göre, İzmir’de deprem hazırlıkları yetersiz. Şehirde kentsel dönüşüm daha çok maddi durumu iyi olan kesimlerde yapılıyor, ancak asıl riskli bölgelerde dönüşüm süreci ilerlemiyor.

Ayrıca, devlet desteğinin yetersiz olması nedeniyle birçok insan kendi imkanlarıyla yapılarını güçlendiremiyor. Yapılan envanter çalışmaları, Deprem Master Planı ve çalıştaylar umut verici olsa da somut adımların hızla atılması gerekiyor.

İzmir, sadece depreme değil, yoğun yağışlar ve deniz taşkınları gibi afetlere karşı da hazırlıksız. Bu nedenle belediyeler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, AFAD ve diğer ilgili kurumların iş birliği içinde hareket etmesi gerektiği belirtiliyor.

Haber Merkezi tarafından yazılan bu haberi beğendiyseniz bunları da beğenebilirsiniz

web sitesi uygulama / geliştirme: