İsmail Saymaz: İmamoğlu’na İmza ve Yurt Dışı Yasağı Gelebilir

Ekrem İmamoğlu, İstanbul Adliyesi’nde ifade verdi. Adliye önünde toplanan binlerce kişiye polis biber gazıyla müdahale etti. Savcı değişikliği ve yargıya yönelik eleştiriler gündemde.

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında açılan iki ayrı soruşturma kapsamında Çağlayan Adliyesi’nde ifade verdi. Terör savcısına yazılı olarak ifade veren İmamoğlu, üç ayrı suçlamadan sorgulandı.

Halk TV yazarı İsmail Saymaz, adliye önündeki gelişmeleri aktararak savcı değişikliği yapıldığını ve İmamoğlu’na tedbir kararı çıkabileceğini belirtti.

Destek için, İmamoğlu’na destek için binlerce insan Çağlayan Adliyesi’nin avlusunda, önünde ve etrafında saatlerdir bekliyorlar. Hem bu yoğunluktan hem belki de engellemelerden kaynaklı olarak telefonlar çekmiyor ve internet hatlarında büyük bir duraklama var. O nedenle erişim sağlanamıyor. Ekrem İmamoğlu adliyeye geldi. Adliyede 7. kata çıktı.

  1. kat İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın terör, terör ve örgütlü suçlarla soruşturma bürosu. Ve bu katta ifadesi, bu ifadesinin alınması için bu kata çıkarıldı. Ancak o henüz gelmeden önce bu kata bariyerler konuldu. Avukatlar ilk başta içeriye alınmak istenmedi.

“BARIM’IN İFADESİNİ ALAN SAVCI ALACAKTI”
Ayrıca sulh ceza hakimliklerinin bulunduğu 6. kata da bariyerler yerleştirildi ve burada da önlemler arttırıldı. Dün geceye kadar Ekrem İmamoğlu’nun ifadesini alacak savcı bir başka savcısıydı. Bildiğim kadarıyla Ayşe Barım’ın ifadesini alıp onu tutuklamaya sevk eden savcı Ekrem İmamoğlu’nun ifadesini alacaktı. Hafta içinde Ekrem İmamoğlu’nun avukatları onunla görüşmüşlerdi. Fakat bu sabah savcının değiştiği bilgisi ulaştı. Şimdi bir başka savcı ifade işlemini yapacak. Bu arada İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek’in de geçen çarşambadan bu yana izinde olduğu bilgisine ulaştım.

Bunun da önemi şu: Ekrem İmamoğlu bugün üç ayrı suçtan ifade verecek. bu suçlamalardan biri de Akın Gürlek’le ilgili. Ekrem İmamoğlu üç avukatıyla beraber ifade işlemi için odaya alındı. Odada ayakta değil, oturmak suretiyle ifadesini veriyor. Kendisi beraberinde avukatlarıyla beraber yazılı birer savunma getirdi ve ifadesini yazılı olarak savcılığa sundu.

Ekrem İmamoğlu’nun düzenlediği basın toplantısında başsavcılığımızca yürütülen bir kısım soruşturmalar ile kamu dairelerinde görevli bilirkişilerden biri olan şahsı, soruşturma şüphelileri lehine sonuç doğuracak karar verilmesi amacıyla alenen hedef göstermek suretiyle, ayrıca bu amaçla ismini de açıklayarak yargı görevini yapanı etkilemeye teşebbüs gerekçesi gösteriliyor.

“İMZA VE YURT DIŞI YASAĞI ÇIKABİLİR”
TCK Kanunu 277 ve 288. maddeleri gereğince bir soruşturmada iki suçtan da burada ifade verecek. Şimdi birkaç hususu da eklemek isterim. Birincisi, dün bununla ilişkili bir başka soruşturma kapsamında burada Halk TV Genel Yayın Yönetmeni Suat Toktaş tutuklandı.

İki dört arkadaşımız Barış Pehlivan ve Kürşat Oğuz, Seda Selek İstanbul’da, Serhan Asker arkadaşımız ise Ankara’da ifade verdikten sonra yurtdışına çıkış tedbiri ve imza tedbiri konularak serbest bırakıldılar.

Aslında bu suçlardan gözaltına bile alınmamaları gerekirdi. Ne var ki cezaevinin kapısından döndüler. Bu örnek ortadayken, Ekrem İmamoğlu ile ilgili ifadesi alındıktan sonra bir tedbir konması ihtimal dahilindedir.

Bu tedbirin ben yani imza uygulaması gibi, yurt dışına çıkış yasağı gibi bir uygulama olabileceği kanaatindeyim.

Bu ihtimal dahilindedir. Bunu söylemek isterim. Bir diğer husus da şu: Aslında biliyorsun az önce zikrettiğim suçlar yargı başsavcı, bu arada başsavcının kendisi terörle mücadele eden kişi değildir.

Bunu ayırmak gerekir. O başsavcıdır. Terörle mücadele sıfatına sahip değildir. Dolayısıyla yargı görevini yapanı etkilemek yahut bilirkişiyi hedef göstermek yahut bilirkişinin adını vermek şeklindeki suçlamalar, terör ve örgütlü suçlar bürosunun bakacağı suçlamalar değildir.

TOKTAŞ EN ETKİLİ TV’NİN BAŞINDA OLDUĞU İÇİN…
Bunlar anayasal düzene karşı işlenmiş suçlar değildirler. Terör suçları ve örgütlü suçlar kapsamına girmez. Ama nedense muhalif bireyler, muhalif Ekrem İmamoğlu gibi muhalif şahsiyetler söz konusu olduğunda onlara yöneltilen suçlamalar terör ve terör kapsamına girmese de nedense bu suçlara terör savcılığı bakıyor.

Bu hukuka aykırıdır. Bu suçların soruşturulacağı yer genel soruşturma bürosudur. Mesela bu suçlardan dava açılsa, örneğin Suat Toktaş’a, örneğin İmamoğlu’na dava açılsa, bu dava ağır ceza mahkemesinde görülmez.

Asliye ceza mahkemesinde görülür. Şu halde onların da genel soruşturma bürosunda ifade vermesi gerekir. Fakat onlar muhalif oldukları için.

Biri muhalefetin potansiyel cumhurbaşkanı adayı olduğu için. Suat Toktaş Türkiye’nin en etkili muhalif televizyonunun yöneticisi olduğu için suçları normal soruşturma bürosunun alanına girdiği halde terör soruşturmasında, terör suçları bürosunda ifadesi alınıyor.

Niçin? Çünkü onlar muhalif oldukları için adeta her bir eylemi sanki terör kapsamına girermiş muamelesi görüyor. O kadar ki o kadar ki neredeyse muhalif bir siyasetçinin Allah göstermesin boşanma davası olsa terör mahkemesinde bakacaklar. Miras davası olsa boşanma davası, miras davası olsa, çekişmeli, ticari çekişmeli davalar olsa neredeyse ağır ceza mahkemesinde bakacaklar. Bu bakımdan bu bakımdan diyebiliriz ki Türkiye’de 2008’den, 2018’den bu yana olağanüstü, olağanüstü hal kanunu yok. Fakat fiilen muhalifler açısından olağanüstü hal sürüyor. Bu yargılama düzeni açısından da sürüyor. Bu pratikte de sürüyor. Şimdi peki o zaman buradan şunu anlayabilir miyiz? terörle mücadele eden kişi değil dedin. Ama oraya öyle bir ibare eklenmiş.

Haber Merkezi tarafından yazılan bu haberi beğendiyseniz bunları da beğenebilirsiniz

web sitesi uygulama / geliştirme: