Garipoğlu’nun Mezarı Açıldı, Sosyal Medyada Tepki Büyük: “DNA’nın Değiştirilmeyeceği Ne Malum”
Türkiye’nin en trajik cinayetlerinden biri olarak hafızalara kazınan Münevver Karabulut cinayeti, yeni bir gelişmeyle tekrar gündeme geldi. Cem Garipoğlu, Münevver Karabulut’u öldürdükten sonra yakalanmış ve cezaevinde 2014 yılında intihar ettiği belirtilmişti. Ancak kamuoyunda ve özellikle sosyal medyada, Garipoğlu’nun gerçekten ölüp ölmediği konusundaki şüpheler bitmek bilmedi. Karabulut ailesi tarafından talep edilen fethi kabir (mezar açma) işlemi sonunda kabul edildi ve Cem Garipoğlu’nun mezarı açıldı.
DNA Testleri Yeterli Olacak mı?
Cem Garipoğlu’nun mezarının açılması ve DNA örneklerinin alınması, Adli Tıp Kurumu‘na gönderildi. Ancak sosyal medyada birçok kullanıcı, yapılacak DNA testi sonucunun kamuoyunu tatmin etmeyeceğini savundu. Toplumda adalete olan güvenin zedelendiği bu süreçte, bazı kesimler için yalnızca DNA testi yeterli olmayacak gibi görünüyor. Adalet sistemi üzerindeki derin güvensizlik, özellikle sosyal medyada yankı buldu. Garipoğlu’nun ölü olmadığını savunan birçok kullanıcı, bu gelişmeleri doğrulamaya yönelik teoriler üretiyor.
Kamuoyunda Adalet Şüphesi
Bu gelişmelerin ardından sosyal medyada, “Garipoğlu’nun ölmediği” ve başka bir kimlikle hayatını sürdürdüğü yönündeki komplo teorileri bir kez daha dillendirildi. DNA testlerinin açıklanmasının ardından bile toplumun bir kısmının bu sonucu kabul etmeyeceği düşünülüyor. Adalete olan inanç ise bu süreçte daha da sarsılmış durumda. Sosyal medya kullanıcıları arasında “Bu işin sorumlusu adalet sisteminin kendisi” yorumları dikkat çekiyor. DNA sonucu ne olursa olsun, bu dava sadece teknik bir inceleme olmaktan çıkmış durumda. Toplumun vicdanı rahatlamıyor, aksine adalet sistemine duyulan güven her geçen gün daha da azalıyor.
Sosyal Medyadaki Tepkiler
Sosyal medyada geniş yankı bulan bu gelişmeler, DNA testi sonuçlarının açıklanmasının kamuoyu vicdanını rahatlatmayacağı yönünde yorumlarla dolu. Birçok kullanıcı, Garipoğlu’nun gerçekten ölüp ölmediğini sorguluyor. Bu durum, Garipoğlu vakasının sadece bir adli olay olmadığını, aynı zamanda adaletin işleyişine olan inancın sorgulandığı bir sosyal fenomen haline geldiğini gösteriyor. Yapılan yorumlarda, özellikle adalet sisteminin güvenilirliğine dair sert eleştiriler öne çıkıyor.