Fatih Altaylı’dan Hulusi Akar’a: Narin’in Köyünde Eksik Olan Hâlâ “Allah Korkusu” Mu?

Fatih Altaylı, Hulusi Akar'ın "Allah korkusu" açıklamalarına tepki gösterdi. Altaylı, Diyarbakır'daki bir köydeki seçim sonuçlarını paylaşarak Akar'a seslendi: "Eksik olan hala Allah korkusu mu?"

Gazeteci Fatih Altaylı, AKP Milletvekili Hulusi Akar‘ın “Eğitimin amacı bilgi edinmek değil, Allah korkusu ve kuldan utanmaktır” sözlerine tepki gösterdi. Altaylı, Diyarbakır‘da kaybolduktan 19 gün sonra cesedi bulunan Narin Güran‘ın köyündeki seçim sonuçlarını paylaşarak, Hulusi Akar’a seslendi. “Bu tabloya bakarak köyde eksik olanın ‘Allah korkusu’ olduğunu hâlâ düşünüyor mu?” sorusunu yöneltti.

İşte Altaylı’nın yazısı…

Çok bilinen bir sözdür de, bir süre önce sosyal medya kullanıcısı Con Sinov bir kez daha hatırlattı.

“Tutti colpevole, nessuno colpevole”

“Herkes suçlu, kimse suçlu değil” ya da daha anlamlı çevirisi ile “Herkes suçlu ise hiç kimse suçlu değildir”.

Bu Sicilya mafya cümlesini, bugün Türkiye’de her yere uygulamak mümkün, Dilan Polat ve ailesine de, benzeri kara paracılara da, ortalıkta imparator gibi gezen mafya bozuntularına da, bahis mafyasına da, spor kulüplerine de, siyasete de, ticarete de her yere.

Ve tabii son günlerde bir korku filmi gibi izlediğimiz Narin cinayetine de.

Zaten pek çok yazar, çizer bu cümleyi peş peşe kullandı bugünlerde.

Bütün bir köy, bütün bir aile bir cinayetin ortağı.

Kimi işleyerek, kimi izleyerek, kimi susarak.

Ve kim bilir daha kaç cinayetin.

Amcalar, ağabeyler, analar, babalar, amcalar ve son olarak köyün imamı.

Acaba “Eğitimin amacı bilgi değildir, Allah korkusu vermektir” buyuran eski Diyanet İşleri Başkanı, pardon ne Diyanet’i, Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar bu köyde olanlar için ne düşünüyor merak ederim.

Oldukça muhafazakâr görünen ve bir zamanlar Hizbullah ile anılan bu köyde son seçimlerde 154 oyun 100’ünü AKP, 16’sını HÜDAPAR, 3’ünü YRP, 2’sini Saadet almış. Geri kalan 32 oy ise DEM Parti’ye gitmiş.

Hulusi Akar bu tabloya bakarak köyde eksik olanın “Allah korkusu” olduğunu hâlâ düşünüyor mu!

Ama galiba “Yeni Türkiye”yi tanımlayan söz Con Sinov’un hatırlattığı İtalyan mafya cümlesi “Herkes suçlu ise kimse suçlu değildir” değil.

AKP’nin Türkiye’sine daha çok uyan cümle “Suçlayacak kimseyi bulamadığında herkes suçlu demektir”.

Türkiye’nin durumu da budur.

Hiç kimse sorumluluğu Allah’a, Allah korkusuna yüklemesin.

Allah’ı suçlarına ortak etmesin.

Yemezler.

Ne bu dünyada, ne de varsa ötekinde…

Ona metres derler

Türkiye artık bir başka ülke oldu.

Yasa dışılık çok normal.

Narin cinayeti ile ilgili olarak bir diğer amca ve diğer amcanın “2. eşi” gözaltına alınıyor ve herkes bunu çok normal karşılıyor ve sanki ortada yasa dışı bir durum yokmuş gibi “2. eşi de tutuklandı” diye yazıyor.

Hani ilkini boşamış da yenisi ile evlendiği için 2. eş falan değil.

Pek çok eşten 2.’si.

Biz “Suriyelilerin çoklu eşlerini nüfusa nasıl kaydedersiniz kardeşim” diye kıyamet koparıyoruz meğer millet bu durumu çoktan içselleştirmiş bile.

Bakın arkadaşlar, sözde muhafazakâr kardeşler.

Bu Etiler’de, Nişantaşı’nda, Kadıköy’de olunca başka, Fatih’te, Başakşehir’de, Tavşantepe köyünde olunca başka türlü adlandırılmaz.

Yıllarca yutturduğunuz gibi kuma falan da denmez.

Buna metres denir.

İster ikinci olsun, ister üçüncü.

İmam nikahlı falan deyip de yumuşatmaya kalkışmayın.

Tavşantepe’de imam var da, Kadıköy’de yok mu!

Pardon Taşvantepe’de bugünlerde yok.

Çünkü cinayete suç ortaklığı şüphesi ile gözaltında…

Her gün 20 Narin

Tavşantepe köyü falan diyoruz ama acaba Türkiye’nin nerelerinde daha kaç Tavşantepe benzeri yer var.

Hatırlayın yıllar önce yine büyük bir rezaleti hatta felaketi konuşmuştuk. Bu kez olay yeri Bartın idi.

Giderek lafta muhafazakarlaşan Türkiye’de cinsel suçlarda büyük artış var.

Pek çoğundan haberiniz, haberimiz olmuyor.

Yazın Google’a rasgele bir kentin adını, cinsel suç, ensest, taciz, tecavüz deyip bakın kaç haber çıkıyor büyük medyaya aksetmemiş.

Birkaç gün önce Youtube yayınımda anlattım.

Türkiye’de sadece 2023 yılında savcılıklara akseden “çocukların cinsel istismarı” ile ilgili şikayet ve dosya sayası 66 bin 138.

Aynı dönemde mahkemelerde aynı suçtan görülen dava sayısı 14 bin 919.

Ve yine 2023’de sonuçlanan davalarda bu suçtan hüküm giyenlerin sayısı 7 bin 88.

Yani günde 20 kişi bu suçtan mahkum oluyor.

Demek ki, günde en az 20 “kanıtlanabilir” çocuk tacizi vakası gerçekleşiyor.

Kanıtlanamayan ya da aile baskısı, aşiret baskısı gibi nedenlerle mahkemeye aksettirilemeyen, suçlamaya dönüşemeyen olaylar hariç.

Günde minimum 20 çocuk bir cinsel suçun mağduru oluyor.

Biz 20 gündür Narin’i konuşuyoruz.

Kim bilir daha nerelerde ne Narin’ler var.

Kimi öldürülmüş, kimi canlı ölülere dönüştürülmüş.

Haber Merkezi tarafından yazılan bu haberi beğendiyseniz bunları da beğenebilirsiniz

web sitesi uygulama / geliştirme: