Ahmet Gülümseyen: “Madalya önemsizse, Paris’teki dinsizlik ve cinsiyetsizlik propagandasına neden katıldınız?”
Akit Yazarı Ahmet Gülümseyen’in yazısı…
Süper Lig ve Olimpiyatlar. Bir hafta içerisinde şahit olduğum bu iki etkinlik, sporumuzun geleceği için önemli ipuçlarını içeriyor. Nasıl yani? Sporcularımız Paris Olimpiyatlarında tarihi bir başarısızlığa imza atılarak, 40 yıl sonra altın madalyasız döndü. Organizasyonu, Guatemala, Fas, Dominika ve Pakistan’ın ardından 64. sırada bitirdik. ‘Madalya o kadar önemli değil!’ deniliyor. Madem öyle, dinsizlik ve cinsiyetsizlik propagandasına dönüşen Paris’teki o ‘oyunlarda’ ne işiniz vardı!..
Ülke sporunda bunlar yaşanırken, Türk futbolunun aynası olan Süper Ligde, hafta sonu oynan ilk hafta karşılaşmalar vardı. Lig zirvesinin ‘gediklilerinden’ şikâyet sesleri yükselmedi. Başkan ve yöneticileri, rakipleri veya hakemler hakkında sessizliğe büründüler. İşte özlenen bir tablo bu!.!
Şimdi futbolseverin aklında ‘gelecek haftalar, beraberinde ne getirecek?’ sorusu var. Lig maçları ilerledikçe, elde edilecek başarısızlıklar, kulüpleri yönetenlerin sarf edecekleri ‘sözlerle’ yönetim zafiyetlerini ‘halının’ altına süpürmeye çalışacaklar. Bunu biz demiyoruz, futbol tarihimizde böyle yazıyor. Gönlümüz istiyor ki, futbol sayesinde kamuoyu oluşturup, yine bu oyun sayesinde kartvizitinin değerini artırma peşinde olanlar, iyi niyet taşımayan düşüncelerden kendilerini arındırsınlar. Ama öyle olmuyor maalesef…
Bugün ligin ‘gediklileri’ dediğimiz kulüplerin yöneticilerinin, geçmişte aldıkları ‘para’ ve ‘hak’ mahrumiyetlerine baktıklarında, ne demek istediğimiz anlaşılacaktır. Bir Kulüp Başkanı açıklamalarından dolayı hak mahrumiyeti alıyorsa, evi veya iş yerinde televizyon ekranından izlemek yerine, hiçbir şey olmamış gibi stadyuma gidip tribündeki locasından maçı izlemeye devam ediyorsa, bu ceza almış sayılmaz. Ki; sonuçlarını da görüyoruz maalesef. Olması gereken, belli ceza sınırı (başlangıç süresince toplam 500 veya 1000 günlük hak mahrumiyeti gibi) bir daha asla kulüp başkanı olamaması. Aksi durumlarda, herkesin yaptığı yanına kâr kalır, bizler de dün olduğu gibi bugün de aynı konuyu konuşmaya/yazmaya devam ederiz…
Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) Başkanı İbrahim Ethem Hacıosmanoğlu’nun 2024-2025 futbol sezonu öncesinde mesajı var. Mesajında “Büyük Türkiye’ye yakışır adil oyun için futbol ailemizin tüm fertlerini sorumlu ve bilinçli davranmaya davet ediyorum…’ şeklinde ifadeler yer alıyor. Bu görüşlere tüm kulüplerin yöneticileri katılım göstermeli ve seçim öncesi TFF’nin yeni başkanı Hacıosmanoğlu ve ekibine verilen desteğin arkasında durulmalı. Aksi durumda ‘Bugünün dünden ne farkı var ki!’ eleştirisine muhatap olurlar. Bu da, spor aracılıyla toplumun değerlerinin (futbolunun/sporunun) iyice ‘kül ufak’ olması anlamına gelir…