Suriye’de Esad Rejimi İsrail İçin Gerçekten Daha Güvenli mi?

İsrail, Suriye’de Esad rejimi ile muhalif gruplar arasında bir tercih yapma zorunda. Peki, İsrail’in bu karmaşık denklemdeki stratejisi ne olacak?

Suriye’deki çatışmalar şiddetlenirken, İsrail Cumhurbaşkanı Beşar Esad rejimini desteklemek veya muhalif güçlere yönelmek arasında bir tercih yapmak zorunda kalıyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, komşu ülkesindeki gelişmelerin güvenlik risklerini değerlendirmek için üst düzey toplantılar düzenledi. Golan Tepeleri’ndeki askeri birimler alarma geçirildi. Bu durum, İsrail’in bölgede hem güvenlik hem de stratejik çıkarlarını yeniden gözden geçirmesini zorunlu kılıyor.

İsrail’in Suriye Politikası

İsrail, Suriye İç Savaşı’nın başladığı 2011 yılından bu yana çatışmaların doğrudan bir tarafı olmamakla birlikte, sahada etkisini hissettirdi. 2015’ten bu yana, Suriye ve Lübnan’da İran ile Hizbullah’a ait hedeflere yönelik hava saldırıları düzenleyen İsrail, daha önce Suriye sınırında Esad rejimine karşı savaşan gruplara gizli destek sağlamıştı. Bu destek tıbbi yardım, askeri eğitim ve lojistik destek gibi çeşitli alanları kapsıyordu.

Ancak İslamcı militan grup Heyet Tahrir eş Şam (HTŞ) öncülüğündeki muhaliflerin Suriye’de hızlı ilerleyişi, İsrail’in bu politikasını sorgulamasına neden oluyor. Muhalif güçlerin İran ve Hizbullah’a karşı savaşan bir taraf olması, İsrail için avantajlı gibi görünse de, bu grupların aşırılıkçı ideolojileri ve bölgede yaratabilecekleri istikrarsızlık büyük bir risk oluşturuyor.

“Bildiğimiz Şeytan”: Esad Yönetimi

Tel Aviv Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Suriye uzmanı Eyal Zisser’e göre, Esad rejimi İsrail açısından “bildiğimiz şeytan” olarak görülüyor. 2000 yılında iktidara gelen Esad, İsrail sınırlarında büyük ölçüde istikrar sağlamış bir lider olarak tanımlanıyor. İsrail’in hava saldırılarına karşılık vermeyen bir rejim olması, Esad yönetimini İsrail açısından tercih edilebilir kılıyor. Ancak bu durum, İran ve Hizbullah’ın Suriye’deki etkisini artırmaya devam ediyor.

İsrail’in Denge Stratejisi

İsrail askeri istihbaratının eski yöneticisi Hanan Geffen, Suriye’deki çatışmaların İsrail için giderek büyüyen bir tehdit oluşturduğunu belirtiyor. Hizbullah’ın Suriye’de gelişmiş silah üretim tesisleri kurması ve İran’ın bölgede nüfuzunu artırması, İsrail’in güvenlik endişelerini artırıyor. Ancak Geffen, Esad rejiminin zayıflığının, muhalif grupların iktidara gelmesine kıyasla daha az tehdit oluşturduğunu ifade ediyor.

Bununla birlikte, İsrail’in geçmişte muhalif gruplara verdiği desteği sürdürmesi şu anda mümkün görünmüyor. Geffen, İsrail’in herhangi bir tarafı doğrudan desteklemek yerine, Suriye’deki durumun değişimine uyum sağlamayı ve stratejik çıkarlarını korumayı tercih edeceğini belirtiyor.

İsyancılar ve Terör Riski

HTŞ gibi gruplar, hem ABD hem de diğer bazı ülkeler tarafından terör örgütü olarak tanımlanıyor. İsrail’in bu gruplara yönelik herhangi bir desteği, bölgede uzun vadeli istikrarsızlığa yol açabilir. Ayrıca, HTŞ’nin bölgede etkinliğini artırması, İsrail sınırında yeni güvenlik riskleri doğurabilir.

Uzun Vadeli Stratejik Çıkarlar

Suriye’deki durumun karmaşıklığı, İsrail’i zor bir karar vermeye itiyor. Esad rejiminin devamını desteklemek, İran ve Hizbullah’ın nüfuzunu korumasına yol açarken, muhalif grupların desteklenmesi bölgede kontrolsüz bir kaos yaratabilir. İsrail’in bu karmaşık dinamikler arasında uzun vadeli çıkarlarını ve güvenlik kaygılarını dengelemesi gerekiyor.

Haber Merkezi tarafından yazılan bu haberi beğendiyseniz bunları da beğenebilirsiniz

web sitesi uygulama / geliştirme: