Schengen Krizinin Ayak Sesleri: Avrupa’da Göçmen Önlemleri Sertleşiyor
Avrupa, son yıllarda göçmen krizleriyle sarsılırken, Schengen bölgesindeki serbest dolaşımın geleceği tehlikeye girmiş durumda. Özellikle Almanya, İsveç ve Hollanda, göçmen akınlarını engellemek amacıyla sert önlemler alırken, bu politikaların Schengen sistemi üzerindeki olumsuz etkileri giderek büyüyor. Ülkeler, aşırı sağın baskısı altında radikal adımlar atarken, göç politikalarını sıkılaştırma kararı aldı. Bu tedbirler, hem Avrupa genelinde siyasi gerilimleri tırmandırıyor hem de göçmen karşıtı söylemlerin yayılmasına zemin hazırlıyor.
Almanya Sınırlarını Kapatıyor: Schengen Krizi mi Başlıyor?
Almanya, Avrupa’nın göç merkezi haline gelirken, pazartesi itibarıyla 9 komşu ülkesine yönelik yeni sınır kontrollerini uygulamaya koydu. Polonya, Çekya, Avusturya ve İsviçre gibi kara sınırlarını daha önce kontrol eden Almanya, bu hafta Fransa, Lüksemburg, Hollanda, Belçika ve Danimarka sınırlarını da devreye aldı. Bu kontrollerin amacı, “kayıtdışı göçmenlerin girişini durdurmak” olarak belirtilse de, Avrupa Birliği (AB) içinde tepkiyle karşılandı. Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser, bu sıkı güvenlik önlemlerinin “suçluları ve radikal İslamcıları” durdurmayı hedeflediğini belirtti.
Ancak bu hamle, Schengen bölgesinde serbest dolaşımın temelini sarsacak nitelikte. AB ülkeleri, Almanya’nın bu kararını “Schengen’in sonu olabilir” uyarısıyla karşılıyor. İlk aşamada 6 aylık süreyle uygulanacak olan bu sınır kontrolleri, Avrupa’daki göçmen karşıtı politikaların ne kadar ileri gidebileceğine dair ciddi endişelere yol açtı. Almanya Başbakanı Olaf Scholz liderliğindeki koalisyon hükümeti, aşırı sağcıların yükselen etkisiyle bu sert politikaları uygulamak zorunda kaldı. 1 Eylül’de AfD (Almanya için Alternatif) partisinin yerel seçimlerde kazandığı zafer, Almanya’daki göçmen karşıtı söylemlerin güçlendiğinin bir göstergesi.
İsveç’in Göçmenlere “Eve Dönüş” Teklifi: 34 Bin Dolarlık Geri Dönüş Ödülü
Bir zamanlar dünyanın en göçmen dostu ülkelerinden biri olarak bilinen İsveç, göç politikasında radikal bir değişime gidiyor. Son alınan karar doğrultusunda, İsveç’te yaşayan göçmenlere evlerine dönmeleri için 34 bin dolar ödül teklif ediliyor. Bu ödül, önceki miktarın 35 katına çıkartılarak göçmenlerin ülkelerine dönmelerini teşvik etmeyi amaçlıyor. İsveçli Demokratlar‘ın 2022 seçimlerinde aldığı başarı sonrası koalisyon hükümetinde yer alması, bu politikaların temelini oluşturuyor. Göçmen karşıtı bir söyleme dayalı olarak güç kazanan parti, hükümetle yaptığı anlaşmalar doğrultusunda göçü sınırlandırma planlarını devreye soktu. Yeni düzenlemeler kapsamında, başvuru süreci de kolaylaştırılarak, göçmenlerin daha hızlı bir şekilde ülkelerine dönmeleri sağlanacak.
Hollanda’dan “En Sert Göçmen Yasası”: Aile Birleşimine Kısıtlamalar
Hollanda, Avrupa’da en sert göçmen karşıtı politikaları uygulamaya koymaya hazırlanıyor. Göç ve Sığınma Bakanı Marjolein Faber, “şimdiye kadar uygulanmış en sert sığınma politikalarını hayata geçireceğini” açıkladı. Yeni düzenlemeler kapsamında, aile birleşimi haklarına ciddi sınırlamalar getiriliyor. Reşit olan çocuklar, ebeveynleri Hollanda’da olsa bile ülkede yaşam hakkı kazanamayacaklar. Ayrıca, göçmenlere yönelik cezalar ağırlaştırılırken, sınır kontrolleri de sıkılaştırılacak.
Hollanda Başbakanı Dick Schoof, Avrupa Komisyonu’ndan AB’nin sığınma ve göç politikalarından çekilme hakkı isteyeceklerini belirtti. Schoof, Hollanda’nın yoğun göçmen akını karşısında daha fazla yük taşıyamayacağını ve bir göç krizi yaşandığını vurguladı. Bu açıklama, Hollanda’nın Avrupa’nın genel göç politikalarından ayrılabileceğine dair sinyaller verirken, AB içinde yeni krizlere yol açabilecek nitelikte.
Schengen Bölgesi Tehlikede mi?
Almanya, İsveç ve Hollanda’nın uygulamaya koyduğu bu sert önlemler, Schengen bölgesinin geleceği üzerinde büyük bir gölge oluşturuyor. Serbest dolaşımın sınırlandığı bu yeni düzenlemeler, AB’nin temel ilkelerinden biri olan “sınırsız dolaşım” hakkını tehdit ediyor. Schengen bölgesinde sınır kontrollerinin artırılması, Avrupa genelinde serbest dolaşımın sona erebileceğine dair korkuları güçlendiriyor. Göçmen krizi, sadece bu ülkelerin iç politikalarını etkilemekle kalmayıp, Avrupa’nın bir bütün olarak işleyişini tehdit eden bir unsur haline geliyor.
Kapılarını Kenyalı ve Özbek İşçilere Açan Almanya
Almanya, göçmen kriziyle mücadele ederken, kalifiye işçi açığını kapatmak için farklı bir strateji geliştirdi. Nairobi ve Semerkant ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde, Kenyalı ve Özbek işçilere kapılarını açan Almanya, bu ülkelerden gelecek işçileri ülkesine kabul edecek. Aynı zamanda, ülkede kayıtdışı olarak bulunan Kenyalı göçmenlerin ülkelerine geri dönüşünü kolaylaştırmak için de bir yol haritası oluşturuldu. Almanya’nın bu hamlesi, bir yandan yasadışı göçle mücadele ederken diğer yandan aşırı sağ yükselirken iş gücü açığını kapatma hedefini güdüyor.
Göçmen Karşıtı Politikalar Nereye Gidiyor?
Avrupa genelinde göçmen karşıtı politikaların bu kadar sertleşmesi, sadece Almanya, İsveç ve Hollanda’yı değil, tüm Avrupa Birliği’ni yakından ilgilendiriyor. Aşırı sağ partilerin güç kazanmasıyla birlikte, göçmen politikaları daha da sertleşiyor ve bu durum Avrupa’nın temel ilkelerine meydan okuyor. Özellikle Schengen bölgesindeki sınır kontrollerinin artması, serbest dolaşımı tehdit eden gelişmelerin başında geliyor. Avrupa’daki göç krizi, sadece sosyal ve ekonomik etkiler yaratmakla kalmıyor, aynı zamanda Avrupa Birliği’nin geleceği üzerinde derin izler bırakıyor.