Putin Haklı mı Çıkacak? Trump, Avrupa’daki Düzeni Yeniden Şekillendirebilir

Trump, otokratlar için güvenli bir dünya yaratmak istiyor. Avrupa, ABD desteği olmadan demokrasiyi savunmak zorunda. Peki, Avrupa bu mücadeleyi nasıl kazanabilir?

ABD’nin eski başkanı Donald Trump, küresel siyasette otoriter rejimlerin güçlenmesine zemin hazırlayan bir politika izliyor. Financial Times dış politika başyazarı Gideon Rachman, Trump’ın “otokratlar için güvenli bir dünya yaratmayı amaçladığını” belirtiyor. Bu durum, Avrupa’nın liberal demokrasiyi ABD olmadan savunmak zorunda kalacağı anlamına geliyor.

Putin, Trump’ın Avrupa’da düzeni yeniden tesis edeceğini ve Avrupa ülkelerinin efendilerinin ayaklarına kapanıp şefkatle kuyruk sallayacağını söylemişti. Daha çarpıcı olan ise bu sözleri sosyal medyada paylaşan kişinin bizzat Trump olmasıydı.

Trump, Ukrayna’nın işgalinden Kiev yönetimini sorumlu tutarak Volodimir Zelenski’nin bir diktatör olduğunu iddia etti. Kremlin’in söylemlerini neredeyse birebir tekrar eden Trump, Rusya’nın bu savaşı hızla kazanmasını destekler nitelikte açıklamalar yapıyor.

Washington kulislerinde, Trump’ın Rusya’ya yönelik yaptırımları kaldırabileceği konuşuluyor. Suudi Arabistan’da yürütülen görüşmelerde, Rus yetkililer Trump’a ekonomik işbirliği içeren cazip anlaşmalar sundu. Eğer bu anlaşmalar gerçekleşirse, ABD’nin Rusya’ya yönelik yaptırımları kaldırması hiç de şaşırtıcı olmayacak.

Tayvan’a da İhanet Edebilir mi?

Trump, Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’e duyduğu hayranlığı sıkça dile getiriyor. Uzmanlar, Trump’ın Tayvan konusunda da Ukrayna’daki gibi bir tavır sergileyebileceğini düşünüyor.

Washington’da dönen söylentilere göre, Trump yönetimi Tayvan’ın en büyük yarı iletken üreticisi olan TSMC’nin Amerikan şirketlerine satılmasını isteyebilir. Eğer Tayvan bu talebi reddederse, Trump’ın Tayvan’a ekonomik yaptırımlar ve gümrük tarifeleri uygulayarak baskı yapması olası. ABD, Tayvan üretimi çiplere bağımlılığını azaltmayı başarırsa, Tayvan’ı Çin karşısında yüzüstü bırakabilir.

Avrupa Kendi Güvenliğini Sağlamaya Hazırlanıyor

Rusya, Çin ve ABD’nin liberal demokrasiye karşı cephe aldığı bir dünyada Avrupa ülkeleri alarma geçmiş durumda. Ancak bu durum sadece bir tehdit değil, aynı zamanda Avrupa’nın kendi savunma mekanizmasını oluşturması için bir fırsat.

Almanya’nın yeni şansölyesi olmaya hazırlanan Friedrich Merz, Trump’ın NATO yükümlülüklerini yerine getirmeme ihtimaline karşı Almanya’nın Fransa ve İngiltere ile “nükleer paylaşım” konusunu görüşmesi gerektiğini belirtti. Bu, Berlin yönetiminin güvenlik stratejisinde köklü bir değişime hazırlandığını gösteriyor.

Avrupa Küçük Değil, Yeterince Güçlü

Avrupa’nın ekonomik ve askeri zayıflıkları biliniyor: Düşük büyüme, yüksek borçlar ve küçük ordular. Ancak Avrupa’nın sahip olduğu stratejik avantajlar göz ardı edilmemeli:

  • Avrupa Birliği ve İngiltere’nin toplam ekonomisi, Rusya’nın 12 katı büyüklüğünde.
  • AB, dünyanın en büyük ticaret gücü ve üretici ekonomisi.
  • Sanayi altyapısı güçlü ve bilimsel araştırmalarda küresel lider konumunda.
  • Hukukun üstünlüğüne bağlı kalması, iş dünyası için Avrupa’yı daha güvenilir bir yatırım merkezi haline getiriyor.

Bu avantajlar, Avrupa’nın Trump, Putin ve Şi’ye karşı kendi kaderini belirleme şansına sahip olduğunu gösteriyor.

Demokrasinin Savunulması Şart

Avrupa, savunma harcamalarını hızla artırarak ABD’nin desteği olmadan da güvenliğini sağlayabilir. İngiltere, Fransa ve Almanya arasındaki işbirliğinin güçlenmesi, Avrupa’nın askeri caydırıcılığını artıracak en önemli faktörlerden biri olabilir.

Ayrıca Avrupa, yalnız değil. Japonya, Güney Kore, Avustralya ve Kanada gibi gelişmiş demokrasiler, Batı ittifakı içinde Avrupa ile birlikte hareket edebilir.

ABD’nin içinde bulunduğu siyasi belirsizlik Trump’ın otoriter eğilimlerinin sonsuza kadar süreceği anlamına gelmiyor. ABD’deki liberal güçler hâlâ direnç gösteriyor ve MAGA hareketinin kendi içinde çökme ihtimali halen masada.

Özgürlük Mücadelesi Sürüyor

ABD Başkanı Woodrow Wilson, 1917 yılında ABD’yi I. Dünya Savaşı’na sokmadan önce, “Dünya demokrasi için güvenli hale getirilmeli. Barış, politik özgürlüğün sağlam temelleri üzerine inşa edilmeli” demişti.

Bugün ise, ABD bu mücadelenin yanlış tarafında. Ancak Avrupa ve diğer demokratik müttefikleri bu mirası yaşatmak zorunda. Özgürlük için savaşmak ve demokrasiyi korumak artık Avrupa’nın sorumluluğunda

Haber Merkezi tarafından yazılan bu haberi beğendiyseniz bunları da beğenebilirsiniz

web sitesi uygulama / geliştirme: