İsrail ve İran Çatışmasında Yeni Stratejiler: Savaş Neden Durdu?
Ortadoğu, tarih boyunca gerilimlerin ve çatışmaların odağı olmuştur. İsrail ve İran arasındaki düşmanlık da bölgedeki en keskin ayrışmalardan biri olarak dikkat çeker. Ancak 2024 yılı itibarıyla iki ülke, büyük bir savaşa dönüşme potansiyeli taşıyan krizden geri adım attı. Bu durum, uluslararası diplomasi, bölgesel dengeler ve tarafların kontrollü hareket etme isteğiyle açıklanabilir.
Perde Arkasında Yürütülen Diplomasi
Son aylarda İsrail ve İran arasında yaşanan füze saldırıları ve hava operasyonları, doğrudan savaşı tetikleme riskini barındırıyordu. Ancak ABD, Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerin yoğun diplomasi çabaları, bu krizin tırmanmasını önledi. Özellikle bu çabalar, hem İsrail’in hem de İran’ın kontrolsüz bir çatışmanın sonuçlarından kaçınmasını sağladı.
Diplomasinin Temel Rolü
- Bölgesel aktörler, çatışmanın büyük bir savaşa dönüşmesi durumunda bunun sadece Ortadoğu değil, dünya için de ciddi sonuçlar doğuracağının farkındaydı.
- İsrail ve İran, perde arkasındaki görüşmeler aracılığıyla saldırılarının sınırlı kalmasına özen gösterdi.
Kontrol Edilen Çatışmalar
İran ve İsrail, savaş olasılığını yüksek tutan çatışmalarda birbirlerine karşı sınırlı operasyonlarla cevap verdi. Bu, iki tarafın da büyük bir savaştan kaçınma eğiliminde olduğunu gösteriyor.
- Nisan ayında İran, İsrail’in bir diplomatik yerleşkesine yapılan saldırıya karşılık 300’den fazla füze ve insansız hava aracıyla yanıt verdi.
- İsrail ise benzer şekilde İran’ın askeri üslerine yönelik hassas hava saldırıları gerçekleştirdi.
Her iki taraf da saldırıları “ölçülü” tutarak, büyük çaplı bir savaşın sonuçlarından uzak durmaya çalıştı.
Savaşın Riskleri ve Bölgesel Etkiler
Avrupa Dış İlişkiler Konseyi Orta Doğu Direktörü Julien Barnes-Dacey, tarafların derin bir bölgesel savaştan kaçınmak istediğine dikkat çekiyor. Ancak bu, mevcut stratejinin sürdürülebilir olduğu anlamına gelmiyor.
- Çatışmaların kontrolden çıkma ihtimali hala oldukça yüksek.
- İsrail’in daha geniş çaplı bir askeri operasyon planladığına dair işaretler bulunuyor.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Tahran’ın yeniden saldırması durumunda çatışmanın şiddetinin artacağını belirtti. Netanyahu’nun “Dünya, gücümüzün sadece bir kısmını gördü” açıklaması, gerilimin hala potansiyel bir savaşa evrilebileceğini gösteriyor.
Teknoloji ve Yeni Savaş Stratejileri
Ortadoğu’daki savaşların doğası da değişiyor. Otonom silahlar, yapay zeka destekli sistemler ve hassas füze saldırıları, çatışmaların yeni bir boyuta taşınmasını sağladı.
- İsrail ve İran arasındaki çatışmalar, şok ve dehşet operasyonları olarak bilinen stratejilerden uzaklaşıyor.
- Bunun yerine, daha küçük çaplı ama yüksek teknolojili saldırılarla taraflar birbirine yanıt veriyor.
İç Siyaset ve Çatışmaların Geleceği
İsrail ve İran arasındaki bu düşmanlık, sadece bölgesel politikalarla değil, aynı zamanda iç siyasetle de şekilleniyor.
- İsrail’in Hamas ve Hizbullah’a yönelik sert askeri operasyonları, İran’ın bu örgütleri “ileri savunma” olarak konumlandırmasına zarar verdi.
- İran’ın “doğrudan çatışma” stratejisi yerine, vekil güçleri kullanarak İsrail’e karşı koyması, çatışmaların kontrol altında tutulmasını sağladı.
Gelecek Senaryoları
Ortadoğu’da savaşın geri plana itilmiş olması, tarafların yeni stratejiler geliştirdiği anlamına geliyor. Ancak riskler hala oldukça yüksek:
- İran, İsrail’in saldırılarına karşı misilleme yapmayı sürdürebilir.
- İsrail ise ABD ve bölgesel müttefiklerinden aldığı destekle İran’a yönelik daha geniş çaplı operasyonlar planlayabilir.