Almanya’da Göç Tartışmaları Alevleniyor: AfD’nin Yükselişi
Almanya, 23 Şubat’ta gerçekleşecek erken seçimlere doğru ilerlerken, göçmen karşıtı politikalar ve aşırı sağın yükselişi siyasetin gündemini belirliyor. Geçtiğimiz hafta yaşanan bir göçmen saldırısının ardından, anketlerde birinci sırada yer alan CDU lideri Friedrich Merz, aşırı sağcı Almanya için Alternatif Partisi’ne (AfD) yakın politikaları destekleyen bir yasa tasarısı sundu.
Göçmen Karşıtlığı ve Seçim Gündemi
Almanya’nın bir sonraki başbakanı olması beklenen Friedrich Merz, AfD ile işbirliğine açık kapı bırakmasıyla dikkat çekiyor. Bu hamle, Nazi söylemleri nedeniyle siyasi ana akım tarafından uzun süredir dışlanan bir partiye yönelik boykot çabalarını sona erdirebilir. Merz’in bu çıkışı, geçen hafta bir Afgan göçmenin Bavyera’da gerçekleştirdiği saldırının ardından geldi. Saldırıda biri bebek olmak üzere iki kişi hayatını kaybetmişti.
Geçen haftaki olay, Almanya’da göçmenlerin işlediği cinayetlerin son halkası olarak görülüyor ve 23 Şubat’taki parlamento seçimlerinin ana gündem maddelerinden biri haline geldi. CDU lideri Merz, seçmenlere Almanya’nın sınırlarını sıkılaştırma ve sınır dışı edilmesi gereken göçmenleri ülkeden çıkarma konusunda kararlı olduğunu gösteriyor.
AfD’nin Yükselişi ve ‘Güvenlik Duvarı’ Tartışmaları
AfD, seçim öncesi anketlerde ikinci sırada yer alarak Olaf Scholz’un Sosyal Demokrat Partisi’ni geride bıraktı. Almanya, son on yılda büyük ölçüde Suriye ve Ukrayna’dan gelen göç dalgalarıyla karşı karşıya kaldı. Bu durum, halk arasında göç endişelerini artırırken, AfD bu korkuları kampanyasının merkezine yerleştirdi. AfD’nin önerileri arasında sınırların sıkılaştırılması ve göçmenlerin sınır dışı edilmesi gibi sert politikalar bulunuyor.
Diğer partiler, özellikle CDU ve Sosyal Demokratlar, bu yıl yaşanan olayların ardından daha sert göç politikalarını benimsemeye başladı. Özellikle Bavyera’daki saldırılar, ekonomiye odaklanan seçim kampanyalarını göç tartışmalarına yöneltti.
Yeni Göç Yasası ve Tepkiler
Friedrich Merz’in parlamentoya sunduğu yasa tasarısı, kalıcı sınır devriyelerinin kurulmasını, yasal belgeleri olmayan kişilerin ülkeye girişinin engellenmesini ve sınır dışı edilmesine karar verilen göçmenlerin gözaltına alınmasını içeriyor. Bu yasa tasarısı, AfD’nin oylarıyla kabul edilebilir.
Sosyal Demokrat Partisi eş başkanı Lars Klingbeil, Merz’i AfD ile ortak hareket etmekle suçladı. Klingbeil, bu durumun CDU’nun demokratik merkezden uzaklaşmasına ve Avrupa’daki ortaklarla ilişkilerin zarar görmesine yol açacağını belirtti. Ancak Merz, planını savunarak “Prensipte doğru olan bir şey, yanlış kişilerin ona oy vermesiyle yanlış hale gelmez” dedi.
Saldırı Sonrası Toplumda Gerginlik
Bavyera’daki saldırının ardından göçmen karşıtı söylemler yoğunlaştı. 28 yaşındaki Afgan göçmen, iki yaşındaki bir çocuğu ve onu korumaya çalışan bir kişiyi öldürdü. Saldırganın psikolojik sorunları olduğu ve kapalı bir psikiyatri kliniğine sevk edildiği bildirildi.
Aschaffenburg Belediye Başkanı Jürgen Herzing, saldırının ardından temkinli olunması gerektiğini belirtti. Herzing, “Bir bireyin eylemleri için tüm bir nüfus grubunu suçlamamalıyız” diyerek intikam eylemlerinden kaçınılması çağrısında bulundu.
AfD’nin Desteklediği Yasa Tasarısı
AfD liderleri, Friedrich Merz’in yasa tasarısını olumlu karşıladı. AfD’nin başbakan adayı Alice Weidel, sosyal medya platformu X üzerinden yaptığı paylaşımda “Güvenlik duvarı yıkıldı” diyerek CDU’nun AfD politikalarına yaklaştığını ifade etti. Bu durum, Almanya siyasetinde yeni bir dönemin başladığına işaret ediyor olabilir.
Seçimlerin Belirleyici Unsuru: Göç
Almanya’daki erken seçimlerin sonucu, ülkedeki göç politikalarının geleceği üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olacak gibi görünüyor. Friedrich Merz’in sert politikaları, halkın bir kesiminden destek görse de, diğer kesimler tarafından demokratik değerlere aykırı bulunuyor. AfD’nin yükselişi, Almanya’daki siyasi dengeleri değiştirme potansiyeline sahip.
