David Gilmour’dan Roger Waters’a Gönderme: “O Delinin Aklındaki Gizemleri Kim Bilebilir?”
David Gilmour, yeni solo albümü Luck and Strange ile müzik dünyasına güçlü bir geri dönüş yaptı. The Times ile yaptığı röportajda Gilmour, müziği, yaşlanma, ölüm ve Pink Floyd geçmişiyle olan hesaplaşmalarını ele aldı. Ancak röportajın en dikkat çeken kısmı, eski grup arkadaşı Roger Waters ile olan gergin ilişkisine dair yaptığı açıklamalar oldu.
Roger Waters ile Gerginlik ve “Delilik” Açıklaması
David Gilmour, 40 yılı aşkın süredir Roger Waters ile konuşmadığını ve bu mesafenin artık Pink Floyd’un mirası üzerindeki etkilerini gölgede bıraktığını belirtti. Özellikle 2023 yılında Gilmour’un eşi Polly Samson, Roger Waters’ı antisemitizmle suçladığında, ilişkiler daha da gerilmişti. Gilmour, eşinin bu suçlamalarını destekleyerek, “Her kelimesi kanıtlanabilir şekilde doğru” ifadesini kullandı. Roger Waters ile yaşadıkları gerginlik hakkında daha fazla soru sorulduğunda ise Gilmour, konuyu kapatmak ister gibi şöyle bir açıklamada bulundu: “O delinin aklındaki gizemleri kim bilebilir?”
Bu sözler, Gilmour’un Roger Waters’a karşı duygularını net bir şekilde ortaya koyuyor. Waters ile aralarındaki anlaşmazlıkların derin ve çözülmesi zor olduğunun altını çizen Gilmour, bu konuda daha fazla konuşmak istemediğini de belirtti.
Sürekli Ölüm ve Ölümlülük Üzerine Düşünceler
Gilmour, albümündeki derin ve içsel tonun, son dönemde yaşadığı ölüm ve ölümlülük düşüncelerinden kaynaklandığını ifade etti. “Sürekli ölüm hakkında düşünüyorum,” diyen Gilmour, pandeminin de etkisiyle hayatın geçiciliği üzerine yoğunlaştığını belirtti. Albümdeki şarkı sözlerinin çoğunu eşi Polly Samson kaleme aldı ve Gilmour, Samson’ın kişisel düşüncelerini müziğine başarılı bir şekilde yansıttığını vurguladı.
Pink Floyd’un Gölgesi ve Syd Barrett’a Saygı
Gilmour, Pink Floyd geçmişine dair de içsel bir hesaplaşma yaşadığını belirtti. Grup içindeki anlaşmazlıkların ve özellikle Syd Barrett’ın müzikal yolculuğundaki etkisinin kariyerinde önemli bir yer tuttuğunu söyledi. Albümde yer alan The Piper’s Call parçası, Barrett’a duyduğu sevgi ve saygıyı ifade eden bir eser olarak öne çıkıyor. Barrett’ın, Pink Floyd’un ve Gilmour’un kariyerinde derin bir iz bıraktığını belirten Gilmour, Barrett’ın müzikal dehasına her zaman hayran kaldığını ifade etti.
Putin ve Siyaset Üzerine Düşünceler
Albümdeki şarkılar arasında sadece kişisel meseleler değil, dünya siyasetine yönelik eleştiriler de yer alıyor. David Gilmour, özellikle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin‘in otoriter yönetimi hakkında sert eleştirilerde bulundu. “Putin, dünyayı daha karanlık bir yere sürüklemekte çok başarılı,” diyen Gilmour, günümüzün politik manzarasından duyduğu hayal kırıklığını dile getirdi.
Kızı Romany ile İşbirliği
Albümde yer alan parçalar arasında en samimi anlardan biri, Gilmour’un kızı Romany Gilmour ile yaptığı işbirliği oldu. Romany, Between Two Points adlı parçada babasına vokal desteği sundu ve şarkıya kırılgan bir derinlik kattı. Gilmour, pandemi döneminde ailesiyle daha fazla zaman geçirmenin müzikal üretim sürecini de etkilediğini belirtti.
Kariyerinin En İyi Solo Albümü
Gilmour, Pink Floyd’un müzikal başarılarının yanı sıra, solo kariyerindeki en iyi çalışmayı Luck and Strange albümünde gerçekleştirdiğini belirtti. Albümün son parçası Scattered, zaman ve değişim temalarını işleyerek Gilmour’un yaratıcı sürecinin henüz sona ermediğini kanıtlıyor. Gilmour, gelecekte Pink Floyd’un yeniden bir araya gelmesinin pek olası olmadığını kabul etse de, solo çalışmalarının sanatsal ifadesinin güçlü bir yansıması olduğunu ifade etti.