Madi Terzi Ebru Gündeş’e seslendi: “Siyah Giymek Vasat Görünmek Anlamına Gelmiyor”

Madi Terzi, Ebru Gündeş'in Acun Ilıcalı'nın düğünündeki kıyafetini eleştirdi. Gündeş'in stilinin sıradan kaldığını ve güçlü bir star ışıltısı için daha iddialı hamlelere ihtiyacı olduğunu söyledi.

Ebru Gündeş adeta ‘ne kadar sıkıcısın challenge’ için hazırlanmış düğüne gelmiş. Her konuda olduğu gibi bu meydan okumada da zirveye yerleşmiş. Acun Ilıcalı’nın düğününe katılan davetliler için dress code siyah parti şıklığı. Siyah giymek vasat görünmek anlamında gelmiyor… Gelmemeli… Gelmemeliydi… E hani parti?

Ebru Hanım’ın kruvaze ceket yaka kesim tulumu hoş. Gold düğme detayları da demode ama en azından özenli görünüyor. Fakat hepsi bu! Bir stara böyle sıradan tercihler yakışmıyor. Elindeki çantayı altın detaylara uydurmaya çalışması zorlama olmuş. Zaten uyduramamış. Böyle bir kombinde saçlarını -ona çok yakışan- balerin topuzu yapsaymış daha güçlü görünebilirmiş. Işıltılı bir saç aksesuarıyla topuzunu taçlandırır, gecenin vasat görünümleri yanında ışıl ışıl parlayabilirdi. Böyle uçları bukle yapılarak açık bırakılmış saçlarla vedalaşma zamanımız geldi de geçti bile.

Digital kanallardaki bazı dizilerin tüm sezonunu bir oturuşta izleriz, bazısını izlemekten de ilk 15 dakika içinde vazgeçeriz ya… Ebru Gündeş kendisine “Ebru ne giymiş” diye baktıktan sonra hemen kafaları başka yöne döndürecek kadar ilgi çekmekten uzak. Büyük moda markalarından kusursuz dikiş, iyi kumaş kullanılan parçaları giymek sizi en fazla bulunduğunuz ortamda sırıtmaktan kurtarır. Gusto sahibi olmak başka bir şey ki Ebru Hanım kulaklarımızı sesiyle ihya ederken, gözlerimizi kamaştırmışlığı da vardır. Ama bu an o anlardan biri değil maalesef.

Bir star hangi alanda parlarsa parlasın, paket programdır. Sanatında zirvede ama stili zayıf, stili güçlü ama sanatsal anlamda yetersiz olsaydı eğlence sektörünün ortalama bir karakteri olurdu zaten. Ebru Hanım’ı ışıltısını sadece yansıtacak kadar ortalama değil, daha da parlatacak güçlü styling hamleleri ile görmeyi bekliyoruz.

****

“Hüüüülya Neden Böyle Hüüüülya?!”

Yahu sen Türk Popüler Kültür Tarihi’ni domine et, gelmiş geçmiş en kült isimlerden ol, sonra birden domestik beyaz yaka emeklisi iş insanına dönüş!

Hülya Avşar gibi kusursuzluğun burun farkıyla uzağında olan (kusursuz zaten yok) bir kadın, Acun Ilıcalı’nın düğününe katıldığı kıyafetiyle bizi hayal kırıklığına uğrattı. O kollarındaki Yeşilçam filmlerinin vasat assolist kıyafetlerinden araklanmış otrişlerin tuhaflığı ile yakadaki dantel detayın gereksizliği resmen yarışır. Saçlarını böyle Maria Callas tipi toplatmayı seviyor belli ki, e yüzü de malum ‘altın oran’ olunca tabi ki hoş duruyor. Ama o suya sabuna dokunmayan silik küpeler yakışıyor mu hiç Hülya Avşar’ın kostaklı havasına?

Elbisenin diz üstü boy seçimi başarılı. Ama etek boyu ile bir look kurtaramıyor. Elindeki clutch çantaya ehven-i şer kontenjanından okey desek de o ayakkabılar?!
Minyon kadınların daha uzun görünmek için yüksek ökçeler tercih etmesini anlarım da, komple platform tabanla boy uzamıyor. En iyi ihtimalle boyu uzun görünsün diye bir taşın üzerine çıkmış, taşı da ayağına bağlamış gibi duruyor. Bacak bir yerde bitiyor, ayak başlıyor. Bu bir anatomik gerçek ya hani… Hah! O ayağın altına kaçak kat çıkınca komik oluyor.

Tek bir sözüyle magazin basınını ayağa kaldıran, popüler kültürün DNA sarmalının yönünü değiştiren bir Jeanne d’Arc olan Hülya Avşar’ı, yıllandıkça katmerlenen güzelliğini ortaya çıkaran styling tercihleriyle görmek isteriz. Bu kombinasyonda Hülya Hanım’ın sadece gözlerine bakıp, büyülendiğimiz için kalanını görmemezlikten geliyoruz.

********

Hi Barbie!

Ayça Çağla Altunkaya’yı gördüğüm anda istemsizce ağzımdan çıkan ilk cümle bu. Resmen Barbie bebek gibi güzel bir genç kadın. Ne giyse ne yapsa el mahkum üzerinde hoş duracak. Sadece beden orantısı değil, saçı, kaşı gözüyle insan anatomisinin mükemmel örneğine en yakın görsele sahip. Bu kadar güzel kadınların gelin oldukları halleri hep bıçak sırtıdır. Güzelliği gelinliğini kostüme çevirip başına bela da olabilir, aşırı sadelik içinde silinip gidebilir de… Ayça Hanım son teoriye doğru yalpalasa da bu ihtimal eşyanın doğasına aykırı. Amaaaa….

Gelinliğin yuvarlak omuz başlarını ve köprücük kemiklerinin zarafetini sergileyen dekoltesi çok başarılı. Boynundaki pelerin detayı da çok kıvamında. Sadece gelinliğin gepiyer kısmı biraz silik kalmış. Üzerine taş işleme avamlığına girilmemiş olması, seçkin bir zevkin sinyallerini veriyor. Ama yine de o kısımda saten kumaş detaylarla layer görünümlü bir hareket katılabilirdi. Bir de ayakkabılarının burnu fazla sivri ve çok beyaz. Saçını adeta bir mücevher gibi kullanması (o saçın hakkı öyle verilir.) ve saç aksesuarı çok zarif. Makyajı tam anlamıyla kusursuz.

Bütününe baktığınızda asla gözünüzü tırmalayan gereksiz bir ayrıntı yok. Hanımefendinin stilini zaman içinde göreceğiz. Ama kendisi medya sahnesine yaptığı sükseli girişin, pek çok açıdan doğru hazırlanmış bir gelinlikle hakkını vermiş. Acun Ilıcalı ve Ayça Hanım’a mutluluklar diliyor, Barbie ve Ken gibi belleklere kazınacak sonsuz bir mutluluğun kahramanları olmalarını temenni ediyoruz.

******

Hazin Son: Aslıhan Doğan Turan

Siyaha ışıltı katma niyetiyle yola çıkıp, yolda gördüğü her ışıltılı şeye bulanan genç kadının hazin sonu… Hani fashion victim temalı kısa film yapılsa şahane konu olur. Aslıhan Hanım ne yaptınız kendinize?

Magazin basınında seçkin zevkleriyle adından söz ettiren, sadece giyim kuşam değil dekorasyon estetiği ile ilgili de örnek alınan bir sosyal medya kahramanının hazin sonu. Yani ne desem, ne yapsam dramatik film tanıtımı gibi oluyor. Hazin çünkü.

Bir kere davetin dress codeu siyah parti şıklığı diye direkt minilere sarılmak çok refleks bir tepki. Aslında elbisenin boyu o kılığın en makul yanı… O siyah üzeri lame işlemelerin anlamsız şatafatı? O saçtaki tokanın mezuniyet balosuna giden süslü yeni yetme hali? Çantanın yüksek moda markası logosuyla iyice çaresizleşen zevksizlik çığlığı? Bir noktada (o hangi nokta bilmiyorum ama hadi iyi niyet gayreti) hepsine tamam. Olur öyle, bu seferlik yanlış eşleşme olmuş denilebilir… AMA O AYAKKABILAR?!

Anadolu kasabasında coğrafya öğretmenliği yapan Ayten Hanım’ın emeklilik günlerinde Avşa Adası tatilinde gittiğinde giydiği deniz ayakkabısı. Onun da topuklusu! Onun da üzerinde lame taşlı fiyonklusu! Gerçekten şakaysa komik değil, ciddiyse şaka gibi. Her halükarda rüküşception!

Aslıhan Hanım tercih ettiği lüks markalara rağmen, stil sahibi olmanın herhangi bir yerden satın alınamayacağının örneği adeta. Kendisini sosyal medya kanallarına konu olan zevk sahibi kişi personasına dönmesini rica ediyoruz. Hayır aynı elbiseyle 2021 yılında fotoğraf paylaşmışlığı var. Bu modanın sürdürülebilir bakış açısını benimseyen, aynı elbiseyi 3 yıl önce çok başarılı kombinleyen kadını arıyor gözlerimiz. Hani baktınız olmuyor, profesyonel yardım almak da işini kolaylaştırabilir. Bakın o parayla satın alınabilir.

Yazıda kullanılan fotoğraflar:

@magazinnewsnet @2.sayfaofficial

Haber Merkezi tarafından yazılan bu haberi beğendiyseniz bunları da beğenebilirsiniz

web sitesi uygulama / geliştirme: