Avrupa Yenilenebilir Enerjide Geri Adım Attı: Enerji Devleri Fosil Yakıtlara Dönüyor
Avrupa enerji piyasasında dengeler yeniden değişiyor. Uzun yıllardır yenilenebilir enerji yatırımlarıyla dönüşümün öncüsü olan kıta, bu kez fosil yakıtların geri dönüşüne sahne oluyor. Stratejilerini birbiri ardına güncelleyen enerji devleri, düşük kârlılık, artan talep ve jeopolitik baskılar nedeniyle fosil yakıtlara yeniden yönelmeye başladı. Son örnek, Fransız enerji devi TotalEnergies’in Avrupa’daki doğalgaz santrallerinin yüzde 50’sini 5,1 milyar euro karşılığında satın alması oldu.
Bu hamle, yalnızca şirket içi bir yön değişikliğini değil, aynı zamanda Avrupa enerji politikasında yaşanan büyük ölçekli dönüşümün de işareti olarak değerlendiriliyor.
TotalEnergies’den Milyarlarca Euroluk Fosil Yatırımı
Artık rüzgar ve güneş enerjisinde önemli bir oyuncu olan TotalEnergies, satın almaya konu doğalgaz santrallerini, yenilenebilir projelerden elde ettiği enerji portföyünü dengelemek amacıyla kullanacağını açıkladı. Şirket, rüzgar ve güneş gibi değişken üretim kaynaklarının tek başına yeterli olmadığına dikkat çekiyor. Özellikle veri merkezleri ve yüksek tüketimli endüstrilerden gelen kesintisiz enerji talebi, doğalgazın sistemde kritik bir rol oynamasına neden oluyor.
CEO Patrick Pouyanné, şirketin stratejisini şu sözlerle özetledi:
“Sonuçta gaz ve yenilenebilir enerji portföyü Avrupa’da aşağı yukarı yüzde 50-50 dengeye ulaşacak.”
Böylece TotalEnergies, yalnızca elektrik arz güvenliğini sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda LNG pazarındaki güçlü pozisyonunu da doğalgaz santralleriyle destekliyor.
Enerji Şirketlerinde “Pragmatik Dönem”: Fosil Yakıtlara Dönüş
Uzmanlara göre, Avrupa şirketlerinin yön değiştirmesinin nedeni yalnızca kârlılık baskısı değil; aynı zamanda küresel enerji politikalarının belirsizliği. Paris Anlaşması’nın hedeflerinin giderek ulaşılamaz hâle gelmesi ve ulusal enerji politikalarında yaşanan kırılmalar, şirketleri daha “gerçekçi” diye tanımlanan stratejilere yönlendiriyor.
Wood Mackenzie Başkan Yardımcısı Luke Parker, bu durumu şöyle açıklıyor:
“Şirketler, dünyayı Paris Anlaşması’nın öngördüğü yola sokabileceklerine dair inançlarını kaybetti.”
Hatta ABD’de iklim politikalarına karşıt tutum takınan yönetimlerin etkisi, Avrupa’nın da enerji yaklaşımını yeniden gözden geçirmesine neden oluyor.
Almanya’dan İngiltere’ye: Doğalgaz Santrallerinde Yeni Dalga
Avrupa ülkeleri arasında yenilenebilir enerjiye en fazla yatırım yapan ülkelerden biri olan Almanya, şaşırtıcı bir kararla toplam 10 gigawatt kapasiteli yeni doğalgaz santralleri inşa ediyor. Bu adım, yenilenebilir üretimdeki dalgalanmaların enerji istikrarını tehdit etmesi nedeniyle kısa vadeli bir zorunluluk olarak görülüyor.
Diğer ülkelerde de durum benzer. İngiltere, Fransa, Hollanda ve İtalya’da doğalgaz yatırımları hızlanırken, şirketler ABD’deki politik değişime paralel bir şekilde riski azaltmayı tercih ediyor.
Örneğin Exxon Mobil, yakın zamanda Yunanistan’da gerçekleştirdiği ön anlaşmayla yeni petrol ve gaz arama faaliyetlerine başladı. Anlaşmada, ABD yönetiminden yetkililerin yer alması dikkat çekti. ABD Enerji Bakanı Chris Wright, sosyal medya paylaşımında şu ifadeyi kullandı:
“ABD, güvenilir ve uygun fiyatlı enerji için Yunanistan’la iş birliği yapmaktan gurur duyuyor.”
Yenilenebilir Enerji Kârlılığı Düşüyor
Rüzgar ve güneş enerjisi son on yılda keskin bir büyüme yaşasa da, şirketlerin bir kısmı bu yatırımların uzun vadede yeterince kârlı olmadığını düşünmeye başladı. Büyük ölçekli rüzgar ve güneş çiftliklerinin inşa maliyetlerinin yükselmesi, düzenleme süreçlerinin uzaması ve depolama teknolojilerinin henüz yeterince olgunlaşmamış olması önemli sorunlar yaratıyor.
TotalEnergies, bu nedenle yenilenebilir portföyünü tek başına taşımak yerine doğalgazla desteklemeyi tercih ediyor.
Shell’den Sert Geri Çekilme
Avrupa’nın en büyük enerji şirketi Shell, yenilenebilir enerjiden uzaklaşma kararını daha açık bir şekilde ortaya koyuyor. Şirket, İngiltere’deki iki yüzer rüzgar projesinden ve ABD’deki Atlantic Shores offshore girişiminden çekildiğini açıkladı. Yönetim, bu projelerin uzun vadede yeterince kazanç sağlamayacağını düşünüyor.
Shell, enerji piyasasında rolünü elektrik ticareti ve daha kârlı kısa vadeli işlemler üzerinden büyütmeyi hedefliyor.
Jeopolitik Dengeler Avrupa’nın Enerji Rotasını Belirliyor
Ukrayna savaşının ardından Rus gazının hızla devre dışı kalması, Avrupa’nın enerji güvenliğini ciddi şekilde sarstı. Bu durum kıtayı hem ABD LNG’sine hem de kendi yerel üretimine daha fazla yönlendirdi.
Doğalgaz ve petrol sahalarında faaliyet gösteren Energean CEO’su Mathios Rigas, Avrupa’nın hızlı politika değişimini şu sözlerle özetledi:
“Bir dönem İtalya yeni ruhsat vermek istemiyordu. Şimdi kendi hidrokarbon üretimlerinin ne kadar önemli olduğunu anlamaya başladılar.”

