Amazon’un İşçi Çıkarma Dalgası: Yapay Zeka Kıyameti mi, Yoksa Veri Merkezi Finansmanı mı?
Dev şirketler arasında yayılan işçi çıkarma dalgası, teknoloji dünyasında büyük bir tartışmayı alevlendirdi. Amazon‘un geçtiğimiz ay 14 bin kurumsal pozisyonu kapatma kararını duyurması, özellikle yapay zeka (AI) teknolojilerinin iş gücü piyasası üzerindeki potansiyel yıkımına dair endişeleri zirveye taşıdı. Amazon‘daki bir kıdemli başkan yardımcısının, bu kararı şirketin yapay zeka sayesinde “hiç olmadığı kadar hızlı inovasyon yapmasını” sağlamak ve daha çevik bir yapıya geçmek amacıyla gerekçelendirmesi, bu durumu yeni bir dönemin başlangıcı olarak algılatmış durumda. Nitekim, bu hareket, Target, UPS, Microsoft ve IBM gibi devlerden gelen benzer haberlerle birleşince, ekonominin yapay zeka destekli yeniden yapılanma sürecine girdiği yorumlarını güçlendirdi.
Yapay Zeka Kıyameti Henüz Kapıda Değil: Kademe Kademe Dönüşüm
Ancak, önde gelen uzmanlar, yaygın kanının aksine, “yapay zeka kıyametinin” henüz gelmediği görüşünde. Onlara göre, iş gücü dönüşümü, işverenlerin insanları doğrudan makinelerle değiştirdiği ani ve büyük ölçekli işten çıkarmalar şeklinde gerçekleşmeyecek. Bunun yerine, geçiş süreci daha kademeli ilerleyecek. Massachusetts Institute of Technology’den ekonomist Mert Demirer, bu durumu yeni firmalar üzerinden açıklıyor: “Yaygın benimseme yeni firmalarda olacak. Her zaman üretim süreci ne kadar küçükse, süreci değiştirmek o kadar kolay.” Dolayısıyla, pazarı daha hızlı benimseyen yeni oyuncular, yavaş adapte olan yerleşik devlerden pazar payı çalacak.
Yerleşik teknoloji şirketleri, yani Amazon, Microsoft ve Google gibi firmalar, yapay zekayı benimseme konusunda en ileride görünüyorlar. Beyaz yaka çalışanlarına kod öneren asistanlardan, taslak rapor hazırlayan chatbot‘lara kadar çeşitli AI araçları sunulmuş durumda. Öte yandan, Amazon çalışanlarının belirttiğine göre, bu işten çıkarmalar kurumsal çalışanların %5’inden azını etkiledi ve bu araçların benimsenmesi farklı ekipler arasında oldukça dengesiz dağılmış durumda. Analist Gil Luria, mevcut durumun henüz tam bir otomasyon gerektiren aşamada olmadığını, “Bir noktada yapay zeka araçları bizi öyle bir verimlilik noktasına taşıyacak ki daha az iş gücüne ihtiyaç duyacağımızı göreceğiz; ama henüz orada değiliz, herhangi anlamlı ölçekte değil,” şeklinde özetliyor.
Hissedarlara Mesaj ve Veri Merkezi Finansmanının Önceliği
Luria‘ya göre, çalışan sayısını azaltmak, şirketlerin hissedarlarına “yatırımı sorumlu biçimde yürüttüğümüz” mesajını vermenin bir yolu gibi görünüyor. Amazon ise bu konudaki pozisyonunu farklı bir açıdan ele alıyor; bazı şirketlerin yapay zeka yatırımlarını finanse edemeyeceğini, ancak Amazon’un bunu başarabilecek finansal güce sahip olduğunu belirtiyor. Bu bağlamda, uzmanlar, görülen işten çıkarmaların bir kısmının, mevcut işleri otomatikleştirmekten ziyade, gelecekte bu pozisyonlara ihtiyaç duyulmayacağı öngörüsünden kaynaklandığını düşünüyor.
Teknoloji şirketleri dışındaki sektörlerde yapay zeka araçlarının kullanımı ise daha da seyrek kalıyor. McKinsey & Company’nin yakın tarihli bir anketi, şirketlerin yaklaşık %80’inin üretken yapay zeka kullandığını gösteriyor; fakat aynı oranda şirket, bu araçların kazançlarını anlamlı biçimde etkilemediğini rapor ediyor. Bununla birlikte, yerleşik büyük firmaların önümüzdeki bir ya da iki yıl içinde kitlesel olarak işçileri yapay zeka ile ikame etmeleri pek olası görülmüyor.
Büyük Şirketlerin Yeniden Yapılanma Zorlukları
Büyük şirketlerin bu geçiş sürecinde yavaş kalmasının temel sebebi, bürokratik yapılarıdır. Massachusetts Institute of Technology’nin Sloan School of Management bölümünden baş araştırma bilimcisi Andrew McAfee‘ye göre, yerleşik kurumlar yeni teknolojileri uygularken genellikle yalnızca “daima yaptıkları işi biraz daha hızlı ve biraz daha ucuz” yapma eğilimindedirler ve tüm iş yapısını kökten yeniden düşünme motivasyonuna sahip değillerdir. Buna karşın, yeni kurulan şirketler ise işe başlarken kendilerine “Bu teknolojiyi kullanarak en iyi nasıl örgütlenebiliriz?” sorusunu sorarlar. Sonuç olarak, eski teknolojiler tarafından gereksiz hale getirilen iş ritüelleri veya personel yapıları, başlangıçta bulunmaz. Bu durum, Amazon‘un çeviklik çağrısının ardındaki asıl dinamiğin, teknolojik bir zorunluluktan ziyade, veri merkezi yatırımlarını finanse etme stratejisi olabileceği teorisini desteklemektedir.

