Almanya’da “Turbo Vatandaşlık” Dönemi Resmen Sona Erdi
Almanya, göçmen politikalarında önemli bir değişikliğe gitti. Ülkede daha önce üç yıl ikamet edenlere vatandaşlık hakkı tanıyan “turbo vatandaşlık” uygulaması, Federal Meclis’te alınan kararla tamamen kaldırıldı. Yeni düzenlemeyle birlikte artık tüm başvuru sahiplerinin Almanya vatandaşlığına geçebilmesi için en az beş yıl ülkede ikamet etmesi gerekecek.
Yeni Hükümet Vatandaşlık Süresini Uzattı
Önceki dönemde görev yapan koalisyon hükümeti — yani SPD, Yeşiller ve Hür Demokrat Parti (FDP) — vatandaşlık için gerekli ikamet süresini sekiz yıldan beş yıla düşürmüştü. Hatta, entegrasyon sürecinde başarılı olanlar için bu süre yalnızca üç yıla kadar inebiliyordu. Ancak yeni koalisyon, bu uygulamayı “fazla gevşek” buldu ve yeniden düzenleme yoluna gitti.
Yeni dönemde hükümet, Hristiyan Birlik (CDU/CSU) ile Sosyal Demokrat Parti (SPD) tarafından oluşturuldu. Bu ittifaka göre, üç yıl içinde vatandaşlık verilmesi entegrasyon sürecini tamamlamadan pasaport verilmesi anlamına geliyor. Ayrıca, ana muhalefetteki aşırı sağcı Almanya için Alternatif (AfD) de karara güçlü bir şekilde destek verdi.
İçişleri Bakanı Dobrindt: “Pasaport ödül olmalı”
Yeni düzenlemeyi savunan İçişleri Bakanı Alexander Dobrindt, yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
“Vatandaşlığa kabul, entegrasyon sürecinin başında değil, sonunda gerçekleşmelidir. Alman pasaportu, başarılı bir uyum sürecinin ödülü olmalı; yasadışı göçü teşvik eden bir araç haline gelmemelidir.”
Dobrindt, yeni yasanın ülkeye gelen göçmenlerin topluma daha sağlam temellerle entegre olmasını sağlayacağını belirtti. Ayrıca yasa değişikliğinin, vatandaşlık sistemini suistimal etmek isteyen kişilerin önünü keseceğini vurguladı.
Muhalefetten Sert Tepki: “AfD’nin etkisi altında bir karar”
Ancak karar, Sol Parti ve Yeşiller Partisi milletvekillerinden ciddi eleştiriler aldı. Yeşiller Partisi sözcüsü, bu düzenlemenin entegrasyon çabalarını baltalayacağını savunarak, Almanya’nın yıllardır sürdürdüğü kapsayıcı politika anlayışından uzaklaştığını dile getirdi.
Sol Parti milletvekili ise Başbakan Friedrich Merz’in, aşırı sağcı AfD’nin baskılarına boyun eğdiğini iddia etti. Parti sözcüsü şu açıklamayı yaptı:
“Bu karar, Almanya’nın demokratik değerleriyle çelişmektedir. Uyum sağlamaya çalışan göçmenleri ödüllendirmek yerine cezalandırıyoruz. Bu yaklaşım toplumsal barışı tehdit eder.”
Göçmenler ve İnsan Hakları Kuruluşları Endişeli
Göçmen dernekleri ve insan hakları kuruluşları, yasa değişikliğinin özellikle Almanya’da yaşayan Türk, Arap ve Afrika kökenli göçmenleri olumsuz etkileyeceğini söylüyor. Vatandaşlığa geçişin zorlaşmasının, birçok göçmen için sosyal aidiyet duygusunu zayıflatacağı ve entegrasyon motivasyonunu düşüreceği belirtiliyor.
Bazı uzmanlar, bu kararın Almanya’nın iş gücü politikası üzerinde de olumsuz etkiler yaratabileceğini savunuyor. Çünkü ülke, yaşlanan nüfus yapısı nedeniyle nitelikli göçmen iş gücüne her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyuyor.
Avrupa Genelinde Benzer Eğilimler
Almanya’daki bu gelişme, Avrupa genelindeki göçmen politikalarının sertleştiğini gösteriyor. Son yıllarda Fransa, Hollanda ve Avusturya gibi ülkeler de vatandaşlık yasalarında benzer kısıtlamalara gitmişti. Almanya’nın bu kararı, kıtada entegrasyon ve göç tartışmalarını yeniden alevlendirdi.
Avrupa kamuoyunda, bu tür uygulamaların popülist partilerin yükselişiyle paralel olarak arttığına dikkat çekiliyor. Uzmanlar, AfD’nin oy oranındaki yükselişin hükümeti daha sert politikalar benimsemeye ittiği görüşünde birleşiyor.
Almanya Yeni Bir Döneme Giriyor
Sonuç olarak, “turbo vatandaşlık” uygulamasının kaldırılması, Almanya’nın göç ve vatandaşlık politikalarında yeni bir döneme geçtiğini gösteriyor. Hükümet, entegrasyonu güçlendirme iddiasında olsa da, toplumun bazı kesimleri bu değişikliği “geri adım” olarak görüyor. Önümüzdeki dönemde, yasanın Almanya’daki göçmen nüfus üzerindeki etkileri dikkatle takip edilecek.

