Kazıklardan Dersler, Düşüşlerden Kalkışlar: Bu Kitabı Tersten Okuyun
İzzet Çapa, ikinci kitabı ‘Bu Kitabı Tersten Okuyun’ ile okurlarını hayatının kıvrımlı yollarında keyifli ve samimi bir yolculuğa davet ediyor.
İlk kitabı ‘En Çok Ben Eğlendim’ ile geniş bir okur kitlesine ulaşan Çapa, bu kez hayatın iniş çıkışlarını, hatalarını, kazanımlarını ve asla düz bir çizgide ilerlemeyen serüvenini anlatıyor.
Önsöz Yüktür Bazen…
Hayat boyunca hiçbir kitabın önsözünü okumadığını söyleyen İzzet Çapa, bu alışkanlığını kendi kitabında da bozmuyor! Okuru daha ilk satırlardan samimi ve cesurca karşılayan Çapa, klişelerden uzak, içten bir davette bulunuyor:
“Önsöz yüktür bazen insana. Size büyülü başarı reçeteleri ya da mutluluk tarifleri veremem. Deli miyim, bilsem kendim yapardım zaten!”
Bu kitapta yaptığı hatalardan, yediği kazıklardan, her düşüşten nasıl kalktığından söz ediyor ve okurlarına ilginç bir teklif sunuyor:
Bu Kitabı Tersten Okuyun! Çünkü hayat da düz bir çizgide akmıyor; her virajında başka bir hikâye saklıyor.
Fatih Altaylı’dan İzzet Çapa’ya: Karmaşık Ama Kusursuz Bir Dost
Kitabın en dikkat çekici bölümlerinden biri, Fatih Altaylı’nın yazdığı önsöz…
Altaylı, Çapa’yla tanışma ve dostluk hikayesini anlatırken onun karmaşık ama bir o kadar net kişiliğine içtenlikle ışık tutuyor:
“Tanıdıkları, hatta bazen tanımadıkları insanların hayatlarını güzelleştiren, yaşamın yaşamaya değer olduğunu gösteren insanlar vardır. İlginçtir ki bu kişiler dışarıdan bakıldığı zaman genelde huysuz, ters ve zor karakterler olarak görünür. Başta uzak durmanız gerektiğini düşünür ama bir kez tanıyıp hayatınıza kattıklarını gördükten sonra o insandan vazgeçemez hale gelirsiniz.
Benim hayatımda iki, bilemediniz üç kişi vardır böyle ve bunlardan biri de hiç şüphesiz elinizde tuttuğunuz kitabın yazarı İzzet Çapa’dır.
DJ Kabininden Medya Dünyasına
İzzet belki hatırlar belki hatırlamaz, kendisiyle ilk kez 1980’lerin ilk yarısında, o zamanların en popüler diskoteği Regine’de karşılaştım. DJ kabininde, boyunun yetmediği bir pikaptaki plaklarla milleti coşturmakla meşguldü. Bizi tanıştıran da ortak arkadaşımız, canımın içi Aslı Atay’dı. O sıralarda İzzet muhtemelen orta mektep talebesiydi ama benim ondan önce de tanıdığım abilerinin izinde, İstanbul’un eğlence hayatına Şamdan’larla imza atmaya başlamıştı.
Yin ve Yang’ı İçinde Taşıyan Bir Adam
Yaşam tarzlarımızın farklılığı nedeniyle İzzet’le bir sonraki görüşmemiz yıllar sonra oldu. İzzet artık İzzet Çapa olmuştu; boynuz kulağı, İzzet abilerini geçmişti. İstanbul’u eğlendirmek, yedirip içirmek onun işiydi. Geceleri karşılaşıyor, ufaktan sohbet ediyorduk ama henüz dost değildik. Yollarımızın tam olarak kesişip küçük sohbetlerin büyük bir dostluğa dönüşmesinin nedeni İzzet’in işi değil, uğraşı oldu.
İzzet Çapa bir yandan da ailesinin yapısı gereği, entelektüel tarafının güçlü olduğunu gösteren yazılar yazıyor, röportajlar yapıyordu ve bu da benim ilgimi çekiyordu. Ancak bu işler kıyıda köşede kalıyor, ulaşması gereken geniş kitlelere ulaşamıyordu. Aradım ve “İzzet gel, görüşelim,” dedim. Kendisini eğlence adamından müthiş bir medya karakterine dönüştürmeyi başardı. Zaten ne iş yaparsa yapsın en iyisini yapmaya kafa yoran, takıntılı bir kişiliği vardır.
Bu Kadar Akıllı Bir Deliye Hiç Rastlamadım
Bu tanışma bizi iki şahane dost yaptı. Tanıdığım en karmaşık kişilik olarak hayatıma girdi. Yin ve Yang’ı içinde son derece uyumlu barındıran, dostluğuna da düşmanlığına da bu kadar güvenebileceğiniz birini kolay kolay bulamazsınız. Tüm karmaşıklığının içinde onun gibi net birini hayatımda görmedim. İnanılmaz derecede kompleks bir kişiliği böyle komplekssizce taşıyan, bu kadar akıllı bir deliye hiç rastlamadım.
Yaşadığı her yıla birkaç on yıllık tecrübe sıkıştıran, her türlü yeniliğe kollarını açarak korkusuzca koşan ve tüm bunlardan öğrendiği sınırsız tecrübeyi sevdiklerine cömertçe aktaran şahane bir adamın hayatını okuyunca siz de kendinizi onun dünyasında hissedeceksiniz.
İzzet kusursuz bir insan değildir benim için. Ama kusursuz bir dosttur. Nedeni de bu kitapta anlaşılacaktır.”
Zarları Camdan Savurun
İzzet Çapa, hayata dair cesur ve sıradışı tavsiyelerini satır aralarına ustaca serpiştiriyor:
“Hayat bir oyun masasıysa bekleneni yapmayın. Zarları camdan savurun gitsin. Kazanmanın gerçek yolu, oyunu bozmayı göze almaktır.”
Bu Kitabı Tersten Okuyun, okurlara sadece eğlenceli bir anı kitabı değil, aynı zamanda hayatın eğri büğrü yollarında cesurca yürümeye davet eden bir yol haritası sunuyor.
Ve şimdi raflarda sizi bekliyor!