Nedim Türkmen’in Liyakat Yazısı Kartalkaya Faciasıyla Yeniden Gündemde
Bolu Kartalkaya’da meydana gelen ve 78 kişinin hayatını kaybettiği trajik yangında yazarımız Nedim Türkmen, eşi ve iki çocuğuyla birlikte yaşamını yitirdi. Türkmen’in, 4 Haziran 2020 tarihinde kaleme aldığı ve bugün yeniden gündeme gelen “Liyakat, başkanlık sisteminin olmazsa olmazıdır” başlıklı yazısı, liyakatin önemini bir kez daha tartışmaya açtı.
Türkmen, yazısında özellikle Turizm Bakanlığı’nın başına bir otel sahibinin atanmasını eleştiriyor ve liyakatın sistemin iyi işlemesi için kritik olduğunu vurguluyordu.
Liyakat Kavramının Önemi
Türkmen’in yazısında belirttiği gibi liyakat, bir kişinin bir göreve uygunluğunu belirleyen kriterlerin başında gelir. Eğitim, deneyim, bilgi ve beceri gibi unsurlar liyakat kavramını oluştururken, kamuda bu ilkeye ne kadar dikkat edildiği sürekli bir tartışma konusu olmaya devam ediyor.
Türkmen, liyakat ilkesinin Anayasa’nın 70. maddesi ve 657 sayılı devlet memurları kanunuyla düzenlenmesine rağmen uygulamada karşılık bulamadığını ifade ediyordu. Sözlü sınavlar ve mülakatlardaki adaletsizlikler, bu sürecin nesnellikten uzak bir şekilde yönetildiğini gösteriyor.
Bakan Atamalarında Liyakat Eleştirisi
Türkmen’in yazısında, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ndeki bakan atamaları da eleştiriliyor. Başkanlık sisteminin güçlü bir liderlik modeli gerektirdiğini belirten Türkmen, bakanların seçiminde liyakat gözetilmediğini, aksine bakanlıkla ilgili deneyimi olmayan kişilerin atanmasının sorunlara yol açtığını ifade etmişti.
“Otel sahibi Turizm Bakanı, hastane sahibi Sağlık Bakanı, özel okul sahibi Milli Eğitim Bakanı yapıldı. Devleti hiç tanımayan ve atandıkları bakanlıklarla ilgili bilgisi sınırlı birçok kişi göreve getirildi, bu da bürokrasiyi zayıflattı” ifadeleri, Türkmen’in yazısının dikkat çeken bölümlerindendi.
“Liyakat Eksikliği Devleti Yönetilemez Hale Getiriyor”
Türkmen, yazısında liyakat eksikliğinin kamu kurumlarını zayıflattığını ve devletin sorun çözme yeteneğini ortadan kaldırdığını şu ifadelerle anlatıyordu:
“Çok güçlü bir başkan ve zayıf bir Bakanlar Kurulu, devletin sorunlarını çözme yeteneğini yok ediyor ve sistemin şiddetle tartışılmasına yol açıyor.”