Batı Şeria’daki Yerleşimciler İçin Yaptırım Çıkmazı: Trump ve AB Çatışıyor
ABD Başkanı Donald Trump, Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki aşırılıkçı Yahudi yerleşimcilere yönelik yaptırımları kaldırarak uluslararası tepkiye yol açtı. Trump’ın bu kararı, eski Başkan Joe Biden tarafından imzalanan ve Filistinlilere karşı şiddet uygulayan yerleşimcilere yaptırımlar öngören başkanlık kararnamesini iptal etti. Bu gelişme üzerine Avrupa Birliği (AB), yeni yaptırım seçeneklerini değerlendirdiğini açıkladı.
AB: “İnsan Hakları İhlallerine Ciddi Bir Yanıt Vermeliyiz”
AB Komisyonu sözcüsü Anouar El Anouni, Trump’ın kararına ilişkin şu açıklamayı yaptı:
“Bu karar yalnızca ABD’yi ilgilendiriyor. AB, Doğu Kudüs’teki aşırılıkçı yerleşimcilerin ve yerleşimlerin finanse edilmesini kınamaya devam edecek.”
El Anouni, AB’nin yaptırımlarının Filistinlilere yönelik insan hakları ihlallerine bir yanıt olduğunu ve bu politikanın devam edeceğini belirtti. Ayrıca, AB Konseyi’nin geçen yıl kabul ettiği yaptırım paketlerini hatırlatarak, yeni yaptırımların gündemde olduğunu söyledi.
Biden’ın Kararnamesi ve Trump’ın İptali
Eski Başkan Joe Biden, 2024 yılında imzaladığı bir başkanlık kararnamesiyle, Batı Şeria’daki aşırılıkçı Yahudi yerleşimcileri hedef alan yaptırımları yürürlüğe koymuştu. Kararname, özellikle Filistinlilere karşı şiddet uygulayan ve topraklarını gasbeden yerleşimcilere yönelik ekonomik yaptırımlar içeriyordu.
Ancak Trump, ikinci başkanlık döneminin ilk gününde, Biden yönetiminin kararnamesini iptal ederek bu yaptırımları ortadan kaldırdı.
Uluslararası Hukuka Göre Gasplar Yasa Dışı
Batı Şeria’da yaklaşık 451 bin, Doğu Kudüs’te ise 230 bin İsrailli yerleşimci, Filistinlilere ait topraklarda yaşamaktadır. Uluslararası hukuka göre, bu yerleşimler yasa dışı kabul edilmektedir. Ancak Trump yönetimi, İsrail’in bu politikalarını desteklemeye devam ediyor.
AB’nin Yeni Yaptırımları Gündemde
AB, daha önce 2024 yılı Nisan ve Temmuz aylarında kabul edilen yaptırım paketlerine ek olarak yeni önlemler üzerinde çalışıyor. El Anouni, bu yaptırımların insan hakları ihlallerine karşı somut bir yanıt niteliğinde olduğunu vurguladı.
