Güney Afrika’da Dehşet: Mahsur Kalan Madenciler Yamyamlıkla Suçlanıyor
Güney Afrika’nın Buffelsfontein madeninde, yaklaşık dört aydır yer altında mahsur kalan kaçak madencilerin, açlık nedeniyle ölen arkadaşlarının cesetlerini yemek zorunda kaldığı iddiaları gündeme bomba gibi düştü. Polis, madencilerin gönüllü olarak yer altında kaldığını savunurken, insan hakları grupları, durumu çaresizliğin bir sonucu olarak değerlendiriyor.
4 Ay Süren Kuşatma ve Madencilerin Çaresizliği
Ağustos ayında başlayan operasyon kapsamında, hükümet kaçak madencilik faaliyetlerini sonlandırmak amacıyla Buffelsfontein madenini kuşattı. Yetkililer, madende mahsur kalan yaklaşık bin madencinin teslim olması için erzak tedarikini keserek, “Ya teslim olun ya da aç kalın” stratejisini uyguladı.
Bu durumun, yer altındaki madencilerin açlık ve hastalıkla mücadele etmesine yol açtığı ve bazı madencilerin ölen arkadaşlarının etlerini yemek zorunda kaldığı iddia edildi.
İnsan Hakları Gruplarından Sert Tepki
İnsan hakları savunucusu Madencilikten Etkilenen Birleşmiş Topluluklar Eylem Grubu (MACUA), durumu Güney Afrika Anayasa Mahkemesi’ne taşıdı. MACUA, madencilerin ölüme terk edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, hükümetin insan haklarını ihlal ettiğini savundu. Grup, mahkeme dosyasında şu ifadelere yer verdi:
“Yüzlerce madenci hala yer altında mahsur. Çaresizlik içinde ölen arkadaşlarının cesetlerini yemek zorunda kalıyorlar.”
Polis ve Hükümetten Açıklama
Güney Afrika Polis Teşkilatı ve kriz yönetim ekibi NatJoints, madencilerin mahsur kalmasının gönüllü olduğunu iddia etti. Yetkililer, çıkış yollarının açık olduğunu ve bazı madencilerin bu yolları kullanarak yüzeye çıktığını belirtti. Polis, “Hukukun üstünlüğünü koruyoruz ve yasa dışı faaliyetleri desteklemek için yardım sağlamıyoruz” açıklamasında bulundu.
İnsan Hakları Savunucularının İddiaları
MACUA, polis ve hükümetin iddialarını reddederek, “Mahsur kalan madenciler anayasal hakları olmadan ölüme terk edilmiştir” dedi. Grup, bu durumun hukuki sonuçları olacağını ve hükümetin ihmalkar tutumu nedeniyle sorumluların hesap vermesi gerektiğini vurguladı.
Sonuç: Çaresizlik ve Çatışma
Buffelsfontein madenindeki trajedi, yalnızca madencilik endüstrisinin sorunlarını değil, insan hakları ve hukuk sisteminin çatışmasını da gözler önüne seriyor. Yer altındaki durumun nasıl çözüleceği belirsizliğini korurken, hem yerel hem de uluslararası kamuoyu gelişmeleri yakından takip ediyor.