Suudi Arabistan, Trump Dönüşü Öncesi Jeopolitik Stratejisini Yeniliyor

Suudi Arabistan, Veliaht Prens Muhammed liderliğinde ABD ve İran ile ilişkilerini dengeli bir şekilde güçlendiriyor. Vizyon 2030’un başarısı için barış ve istikrar ön planda.

Suudi Arabistan, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’ın liderliğinde, ABD ile stratejik ilişkilerini korurken, aynı zamanda İran ile bağlarını güçlendirme çabası içinde. Riyad yönetimi, küresel politikada çok yönlü bir denge stratejisi izleyerek, hem ekonomik dönüşüm projelerini güvence altına almayı hem de bölgesel gerilimlerden uzak durmayı hedefliyor.

İki Cephede İlişkiler Güçleniyor

Suudi Arabistan’ın bu yaklaşımı, ABD ile savunma ve stratejik işbirliği anlaşmalarını hızlandırma ve İran ile ticareti artırma tekliflerini bir arada içeriyor. Bu strateji, 2023’te Çin’in arabuluculuğunda gerçekleşen İran-Suudi yakınlaşmasının devamı niteliğinde.

  • ABD ile İlişkiler: Suudi Arabistan, ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı Musaad Al-Aiban’ı Washington’a göndererek Başkan Joe Biden’ın görev süresi sona ermeden savunma işbirliği anlaşmalarını güvence altına almaya çalışıyor.
  • İran ile Ticaret: İran’a yönelik ticaret teklifleri, yaptırımları ihlal etmeyen sektörlere (örneğin gıda ve tıp) odaklanıyor. İşlemler Irak gibi üçüncü ülkeler üzerinden gerçekleştirilebilir.

Vizyon 2030 ve Ekonomik Dönüşüm

Veliaht Prens Muhammed’in en büyük önceliği, Vizyon 2030 adı verilen ekonomik dönüşüm planını başarıyla hayata geçirmek. Bu plan, Suudi ekonomisini petrolden uzaklaştırarak çeşitlendirmeyi hedefliyor. Barış ve istikrar, bu projelerin hayata geçirilmesinde kritik bir rol oynuyor.

Suudi Dışişleri Bakanı Prens Faysal bin Farhan, Vizyon 2030’un yabancı yatırımlara ve ekonomik büyümeye dayanması gerektiğini belirtti. Suudi Arabistan, İran ile ticaretin artırılmasını bu ekonomik hedeflerle uyumlu bir adım olarak görüyor.

Trump’ın Dönüşü ve Bölgesel Dinamikler

Donald Trump’ın Beyaz Saray’a dönme ihtimali, Suudi Arabistan’ın jeopolitik stratejisini yeniden şekillendiriyor. Trump’ın önceki döneminde İran’a yönelik uyguladığı maksimum baskı politikası, bölgesel gerilimleri artırmış ve Suudi Arabistan’ı zor durumda bırakmıştı. Bu nedenle Riyad, Trump’ın olası zaferi öncesinde İran ile ilişkilerini sağlamlaştırarak olası bir gerilimden kaçınmayı hedefliyor.

Suudi Arabistan’ın Stratejik Öncelikleri

Suudi Arabistan’ın bu iki yönlü yaklaşımı, yalnızca ekonomik hedefleri değil, aynı zamanda bölgesel güvenlik kaygılarını da yansıtıyor. Washington Yakın Doğu Politikaları Enstitüsü’nden Hanin Ghaddar, Suudi Arabistan’ın temel kaygısının iç güvenlik ve Vizyon 2030’un korunması olduğunu belirtti.

Suudi Arabistan, Hamas ve Hizbullah gibi İran destekli gruplara olan güvensizliğini sürdürse de, bu grupların zayıflamasını bir fırsat olarak görüyor.

Gelecekteki Riskler ve Fırsatlar

Veliaht Prens Muhammed bin Selman, BRICS ülkeleri ile ilişkileri güçlendirme, Çin gibi küresel oyuncularla bağlarını derinleştirme ve ABD ile olan geleneksel ittifakını sürdürme arasında bir denge arıyor. Ancak bu çift kanallı yaklaşım, Suudi Arabistan’ı zaman zaman diplomatik baskılarla karşı karşıya bırakabilir.

Haber Merkezi tarafından yazılan bu haberi beğendiyseniz bunları da beğenebilirsiniz

web sitesi uygulama / geliştirme: