İsrail ve İran Arasında Yeni Denge İhtimali: ABD Seçimleri Rol Oynayabilir mi?
İran ve İsrail arasındaki çatışmalar son dönemde yoğunlaştı. Son füze saldırıları ve askeri operasyonlar, bölgedeki dengeyi tehdit eden yeni bir gerginlik dalgasına yol açtı. 7 Ekim 2023’te Hamas’ın İsrail’e düzenlediği saldırıların ardından başlayan bu süreç, İran ve İsrail arasında eskiye dayanan gölge savaşının sınırlarını yeniden çiziyor. İsrail, geçtiğimiz hafta İran’ın hava savunma sistemlerini ve önemli füze tesislerini imha ederek bölgedeki askeri üstünlüğünü koruma çabalarına devam etti.
New York Times yazarı Amanda Taub, uzmanlarla yaptığı görüşmelerde bu gerilimin yeni bir denge oluşturma potansiyelini tartışıyor. Taub’a göre, İran ve İsrail’in geçmişte kurdukları caydırıcılık dengesi, son aylardaki gelişmelerle bozulmuş durumda. Ancak iki tarafın da topyekûn bir savaş istemediği gerçeği, yeni bir stratejik istikrar arayışını beraberinde getiriyor.
Eski Dengenin Bozulması
İsrail ve İran arasındaki çatışma, yıllardır süregelen bir caydırıcılık dengesi üzerine kuruluydu. İsrail, askeri ve teknolojik gücünü ABD’nin desteğiyle güçlendirirken, İran da çevresindeki milis grupları kullanarak İsrail’e karşı bir savunma ağı oluşturmuştu. Ancak Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e saldırması, bu dengenin çatırdamasına yol açtı. Hamas, İsrail’e karşı daha geniş bir savaşın fitilini ateşlemek istese de, hem İran hem de Hizbullah başlangıçta çatışmayı büyütmekten kaçındı.
Bununla birlikte, son aylarda gerilim tırmandı. Nisan ayında İsrail’in Suriye’deki İran yerleşkelerine yönelik saldırıları ve Ekim ayında İran’ın İsrail’e 180’den fazla füze fırlatması doğrudan çatışmaların habercisi oldu. İsrail’in geçen hafta İran’a yönelik yaptığı büyük hava saldırısı ise bu çatışmanın geldiği boyutu gözler önüne serdi.
Yeni Denge Arayışı ve Hegemonya İhtimali
Uzmanlar, bu yeni durumun nasıl bir dengeye evrileceğine dair çeşitli görüşler ortaya koyuyor. Kudüs İbrani Üniversitesi’nden Daniel Sobelman, bölgede stratejik istikrar sağlamanın iki ana yolu olduğunu belirtiyor: hegemonya ya da simetrik güç dengesi. Bir tarafın kesin bir zafer kazanması, dengeli bir hegemonyaya yol açabilirken, iki tarafın da birbirine karşı dikkatli bir caydırıcılık sergilemesi, simetrik bir güç dengesi oluşturabilir.
Sobelman’a göre, İsrail’in son kazançları dengeyi bozmak için yeterli ancak hegemonyayı sağlayacak ölçüde değil. Bu nedenle, iki tarafın da birbirini hesaba katarak yeni bir dengenin sınırlarını çizmesi gerekiyor. Bu sınırlar, hangi eylemlerin statükoyu bozup bozmayacağına dair açık bir anlayış geliştirilmesini zorunlu kılıyor. İsrail’in İran’ın petrol ya da nükleer tesislerine saldırmaması konusunda ABD’nin baskısı ve İran’ın Körfez ülkeleriyle yaptığı görüşmeler, bu dengeyi korumaya yönelik çabaların bir parçası olarak görülüyor.
ABD ve Seçimlerin Etkisi
İran ve İsrail arasındaki bu belirsiz dengede bir diğer önemli etken de ABD’nin Orta Doğu politikaları ve ABD’de yapılacak seçimler. Stimson Center’dan Emma Ashford, Orta Doğu’daki dengenin ABD’deki siyasi gelişmelere bağlı olduğunu belirterek, seçim sonuçlarının bölgedeki dinamikleri doğrudan etkileyeceğine işaret ediyor. Ashford, “Bu noktada, Orta Doğu’daki dengenin aslında ABD’nin salıncak eyaletlerinde bir yerlerde olduğundan şüpheleniyorum” diyerek ABD seçimlerinin sonuçlarının önemine dikkat çekiyor.
Gelecek için Belirsiz Bir Süreç
İran’ın son dönemdeki açıklamaları ve İsrail’in askeri adımları, iki ülke arasında devam eden “kısasa kısas” döngüsünün sona erip ermeyeceğini belirsiz kılıyor. Her iki taraf da bu çatışmadan bir kazanç sağlamaya çalışırken, yeni bir denge oluşup oluşmayacağı sorusu Orta Doğu’daki istikrarı tehdit eden en büyük soru işareti olarak karşımıza çıkıyor.