Madi Terzi Bu Hafta da ‘Eğriye Eğri, Doğruya Daha Az Eğri’ Diyor
YONCA EVCİMİK
Zamana direnmek ve zamanla inatlaşmak arasındaki fark ne kadar büyük, bu kadar büyük! Yoncimik görene “vay be” dedirtebilecekken giderek kısılan bir “aaaaa” nidasıyla iddiasını nasıl ziyan etmiş, oynat bakalım!
Eğer Türkiye’nin gerçek Madonna’sı kim diye soran olursa, gönül rahatlığıyla Yonca Evcimik diyebiliriz. Döneminde adeta derin uykudan komaya girmeye doğru giden pop müziği dirilten, sahne gösterileri, dansları ve kıyafetleriyle bir neslin bakış açısını geliştiren hanımefendi, zamanla uzlaşamamış gibi görünüyor. Yonca Hanım yıllara meydan okumayı fiziken başarmış. Formu, enerjisi ve tavrıyla günceli yakalamış ama aynı şeyi tarzı için söylemek zor.
Yonca Evcimik sahne kıyafetlerinde hep tercih ettiği gösterişli iddiayı korumaya çalışırken bu defa zorlanmış. Yüksek bel lame mini şortu, tek başına bu şekilde kullanmak için daha ince bir bel şart. Büstiyerin önünden sarkan küçük şifon parçanın daha farklı açılardan ve daha büyük ebatta olması gerekirdi. Lame şort aradan görünür, o siyah karaltılar bedeni olduğundan daha fit gösterecek şekilde illüzyon yaratabilirdi. Ayağındaki postallar tam Yoncimik’lik hareket. Şahane. Ama o jartiyer referanslı anlamsız siyah şeritler çok zorlama olmuş. O tuhaf detay yerine uzun şifon eldivenler, bacaklarda siyah leke görünümü oluşturacak bant şeklinde daha büyük kumaş parçaları stili güçlendirebilirdi.
Bu haliyle adeta ‘bakın taş gibiyim’ diye haykıran Yonca Evcimik’in hiç böyle bir seslenişe ihtiyacı olduğunu düşünmüyorum. Görünen köy kılavuz istemez, herhangi bir jenerasyonla yarışmadığı, kendi klasmanının tadını çıkarabildiği sürece muhteşem görünüyor. Yonca Hanım’ı herhangi bir şeyin ispat kaygısını gütmeden vizyonunu yansıttığı cüretkar tavrıyla görmek dileğiyle…
****
AFRA SARAÇOĞLU
O stil sahibi insanlar, o güzel atlara binip gittiler… Herhalde Afra Hanım’a da arkalarından nal toplamak kaldı!
Modanın vizyoner bakış açısı zaman zaman sınırları zorluyor. Orijinal olmak adına tasarlanan parçalar fizik kurallarıyla ters düşebiliyor. At toynağı şeklindeki ayakkabılar da bu duruma örnek. Bizce aslolan, global tasarım vizyonunu kritik etmek yerine, uygulanış şeklinde fark yaratabilmek. Bu tip tasarımların hitap ettiği birileri mutlaka vardır ama onların kim olduğu maalesef zerre umrumda değil.
Afra Saraçoğlu’nun şahsen depresyona girdiği hissi uyandıran saçları, amaçladığı cool görünüm yerine onu sıradanlaştırdı. Sanki bir cinnet anında fonda Mabel Matiz çalarken aynaya baka baka saçlarını kendi kesmiş gibi görünüyor. Özensiz. Genel görünümünde orijinal olma kaygısı ile seçtiğini düşündüğüm tercihleri ise felaket! Elbisesi ülke sınırlarımızdan kuzey kutbuna kadar trend olabilir. Ama her trend trenine binmek, üzerimize vazife değil. O elbise belki dev bir at kuyruğu örgü saç, çivi topuklu Mary Jane tipi ayakkabılar eşliğinde cool görünebilirdi. Böyle at toynağı ayakkabılarla orta sınıf moda dergisine styling yapan acemi bir moda editörünün seçkisi gibi görünüyor. Markalarının cazibesine kapılarak eşleştirilmiş felaketler zinciri!
Afra Hanım’a acilen tescilli güzelliğinin farkına varıp, evrensel standartlara taşımayı amaçladığı vizyonunu gözden geçirmesini tavsiye ediyoruz. Belli ki iyi niyetle çıkılmış bir yol söz konusu… Fakat stil yolculuğunda rehberi her kimse güzergahını fena halde yanlış çiziyor.
****
NİLPERİ ŞAHİNKAYA
Hemen hemen herkes için cool ve gizemli olan renk siyahtır. Peki siyahlara bürünüp vasatlaşmamayı nasıl başarırız? İşte konuyla ilgili work shop yapılsa, eğitimde kullanılacak ilk görsel budur!
Madi Terzi olarak temel düsturum iyiye iyi, kötüye kötü demek… Nilperi Şahinkaya’nın bu stylingi de uzun zamandır görmeyi beklediğim ‘iyi’ görünümlerden. Saçı, makyajı, aksesuarına kadar her şeyi kusursuza çok yakın. Şahsen bir fotoğrafa ne kadar uzun süre bakılabilirse o kadar baktım.
Platin sarı saçın yüzün ışık dengesini arttıran, bazı durumlarda yüzü soluk gösterebilecek bir etkisi vardır. Ancak doğru gölgelerle şekillenmiş makyaj sayesinde bu handikap avantaja dönüşmüş. Nude dudak, yoğun göz, kararında gölgeli ten makyajıyla Nİlperi Hanım kendisine bir daha hayran bıraktı. Boyun kısmı kapalı elbise, toplu saç modeli ve sade görünüm söz konusu olunca aksesuara yüklenmemesi ise ayrıca takdire şayan. Siyah opak çorabın, süet dokulu tek bant ayakkabıyla eşleşerek elbisenin zarif yırtmacından süzülüşü de ayrıca bir alkışı hak ediyor. Sadece kolundaki o aksesuar nazar boncuğu niyetine mi, sponsor ürünü mü orada bir tık çelişki var. O kol aksesuarı yerine çok daha güçlü alternatifler kullanılabilirdi. Ama yine de asla göz tırmalamıyor, genel görünümü tamamlıyor. Sadece vazife ifa eder gibi bu kombine bu olur denilerek kola konmuş havası var.
Nilperi Şahinkaya rüzgar ondan yana eserken yelkenini doldurup, hızla kariyer denizinde yol alıyor. Onu bu seyrüseferinde izlemek bizler için de çok keyifli. Kendisine açık denizlerde şans diliyor, gözlerimizi şenlendiren stylingi için de teşekkür ediyoruz.