Instagram Krizi: “Paylaşmadan Yaşamak Nasıl Bir Şey Bilmiyorum ki?”

Instagram, birçok kullanıcı için sadece bir sosyal medya platformu değil, hayati bir ihtiyaç haline gelmiş durumda. Peki, paylaşım yapamamak bir kriz mi?

Instagram’ın Hayati Önemi: Paylaşım Yapamamak Bir Kriz Mi?

Dünyada olduğu gibi ülkemizde de en çok kullanılan sosyal platformların başında Instagram geliyor. Bazı kullanıcılar için bu mecra, para kazanmanın veya ünlü olmanın bir aracı olabilirken, bazıları için adeta temel bir ihtiyaç haline gelmiş durumda. Bu durumun ne kadar ileri gidebileceğine dair çarpıcı örnekler mevcut.

Instagram’a Erişim Engeli: Bir Kriz Mi?

Bir genç kızın doğum gününü Instagram’da paylaşamayacağı için yaşadığı üzüntü, bu mecranın bazıları için ne kadar önemli olduğunu gözler önüne seriyor. Genç kızın videodaki ifadeleri, Instagram’a erişim engeli getirilmesinin hayatında büyük bir boşluk yarattığını gösteriyor.

Instagram: Yemek İçmek Gibi Bir İhtiyaç mı?

Başka bir genç, “Bana Instagram’ımı geri verin, Instagram benim için yemek içmek gibi bir şey” diyerek bu platformun kendisi için hayati bir öneme sahip olduğunu belirtti. Bu ifade, Instagram’ın yalnızca bir eğlence aracı değil, aynı zamanda bireylerin yaşamlarının bir parçası haline geldiğini ortaya koyuyor.

Paylaşım Yapmak İçin Mi Yaşıyoruz?

Bu örneklerin yanı sıra, Instagram’ın insanlar için nasıl bir anlam taşıdığını araştırdık. “Sizce insanlar keyif almak, mutlu olmak yerine Instagram’dan paylaşım yapabilmek için mi yaşıyorlar?” sorusuna çeşitli cevaplar aldık. Cevaplar, sosyal medyanın bazı bireyler için yaşam kalitesini belirleyen bir faktör haline geldiğini gösteriyor.

Sonuç olarak, Instagram’ın hayatımızdaki yeri giderek önem kazanıyor. Bazı kullanıcılar için bu platform, sadece bir sosyal medya aracı değil, aynı zamanda yaşamsal bir gereklilik haline geliyor.

PAYLAŞMADAN YAŞAMAK NASIL BİR ŞEY BİLMİYORUM Kİ!
Beren K. (23)

23 yaşındayım ben kendimi bildim bileli Instagram kullanıyorum, hem de aktif şekilde kullanıyorum. Her gün mutlaka birkaç story paylaşır, haftada bir kez de post atarım. Post atacak fotoğrafım yoksa hemen harekete geçerim. Ancak genelde paylaşacağım fotoğrafları stok yaptığım için bu sorun olmaz. Şimdilik istediğim kadar çok takipçim yok ama bunun olması için uğraşıyorum. Instagram’da olmayı, paylaşım yapmayı, insanlardan geri bildirimler almayı seviyorum. Ve evet Instagram’a erişim engeli geldiğinde kendimi boşlukta hissettim ve hâlâ da hissediyorum. Spora gidiyorum story atamıyorum, arkadaşlarımla görüşüyorum paylaşamıyorum. Şimdi diyeceksiniz ki “Paylaşmasan ne olacak?” İşte oluyor bir şeyler… Ben sosyal medyada paylaşmadan yaşamak nasıl bir şey bilmiyorum ki! Eleştirenler olsa da bu paylaşma durumunu seviyorum. Şu anda ise gerçekten elim kolum bağlanmış gibi hissediyorum…

Uzman Klinik Psikolog Berkay Ateş: “Çoğu insan anı yaşamaktan veya andan keyif almaktan ziyade yaptıklarını diğer arkadaşlarına ve tanıdıklarına göstermek için yaşıyorlar. Böylece toplumsal onay alarak benlik bütünlüklerini korumaya çalışıyorlar. İnsan, sosyal bir canlı. Doğduğumuzdan itibaren sosyal kabul alabilmek bizim için önemli bir konu. Ergenlik döneminde başlayan akran onayı alma çabası çoğu insanda ömür boyu devam edebiliyor. Sosyal medyada beğeni kültürü ve metrik değerlendirmeler insanların bu onayı almaları konusunda devamlı motivasyon yaratıyor. Geçmişte benzer bir konu insanların yedikleri yemeği sosyal medyada paylaşma alışkanlıklarında da söz konusu olmuştu. Dönem dönem bu tartışmaların alevlenmesine sebep olan gelişmeler yaşanabiliyor. Instagram’da yapılan bir aktivitenin paylaşılması insanlarda alışkanlık haline geldikten sonra bu aktiviteye eşlik eden bu paylaşım durumu ortadan kalkınca ister istemez insanlar afallayarak bir yoksunluğunu hissedebiliyorlar. Instagram gibi platformlar, sürekli bir onay arayışına neden olur ve bu onaylar eksik olduğunda bireyler kendilerini değersiz hissedebilirler.

KAPANDIĞINDAN BERİ TELEFONU DAHA AZ KULLANIR OLDUM
Berkan L. (34)

Sosyal medyada hesaplarım var fakat sıklıkla paylaşım yaptığım söylenemez. Ben daha çok kim ne paylaşmış, dünyada neler olmuş, haber hesapları neler paylaşmış, arkadaşlarım ne yapmış gibi şeyler için kullanıyorum sosyal medyayı. Aynı şekilde Instagram’ı da öyle. Sıklıkla paylaşım yapmasam da sürekli sosyal medyada geziyorum. Böyle olunca da telefon elimde bayağı uzun zaman geçiriyorum. İlginç bir şekilde Instagram kapanınca telefonla daha az zaman geçirdiğimi fark ettim. Meğer boşluk buldukça ilk yaptığım ilk şey telefonu alıp önce Instagram ardından da X’e bakmakmış. Şimdi sadece X’e baksam da Instagram’da olduğu kadar fazla zaman harcamıyorum. Bu erişim engeli, zamanımı nasıl boşa harcadığımı anlamamı sağladı diyebilirim. Instagram ben de dahil çok sayıda insan için hayatımızın önemli bir rutini olmuş durumda. Böyle bir rutin ne kadar sağlıklı emin olamıyorum.

TATİL PLANIMI ERTELEDİM
Nur D. (26)

Instagram paylaşım sevdam yüzünden sosyal çevremde çokça eleştiriye maruz kalıyorum. Ama umurumda değil. Ben burada yaşıyorum ve bu beni mutlu ediyor. Görünür olmak, insanların beni takip etmesi, paylaşımlarıma yorumlar yapılması kendimi güçlü hissettiriyor. 10 Ağustos’ta tatile gidecektim, onu bile erteledim. Instagram’dan tatil fotoğrafları paylaşamadığım zaman gitmemin bir anlamı yok bana göre. Bu düşüncemi de eleştiren hatta dalga geçenler var. Tamam siz paylaşım yapmadan devam edin hayatınıza, ben etmek istemiyorum. Ben keyif aldığım anları paylaşmadan tam anlamıyla o anı yaşamış gibi hissedemiyorum.

Uzman Klinik Psikolog Berkay Ateş: “Instagram’dan paylaşım yapmak anı yaşamaktan daha önemli hale geldi. Demek bazı insanlar kendi iç huzur ve keyfine derinden ve nitelikli bir yatırım yapmak yerine, dışarıdaki insanlara yarattıkları algıya önem veriyorlar. Yaratılan algı, insanın kendisiyle veya yakın çevresindekilerle geçirilen zamanın kalitesinden önemli hale geldi. Bu da tatillere dahi daha derin bir anlamdansa daha yüzeysel bir anlam yüklememiz sonucunu doğuruyor. Oysaki tatil hepimiz için hayati bir ihtiyaç. İnsanlar, sosyal medyada paylaşmadıkları anıları daha az değerli görme eğiliminde. Bu durum, tatil gibi özel anlarda daha belirgin hale geliyor. Tatil planlarının Instagram’da paylaşım yapma imkanının olmaması nedeniyle ertelenmesi, bireylerin deneyimlerini dış onaylarla anlamlandırma ihtiyacını gösterir. Tatiller ve özel anlar, esasen kişisel keyif ve deneyim için yapılmalıdır. Bu deneyimleri sadece paylaşım amacıyla yaşamak, onların özünden sapmak anlamına gelir.”

KIZIMIN PSİKOLOJİSİ BOZULDU, ŞAŞKINLIK İÇİNDEYİM
Esma H. (47)

19 yaşındaki kızım tıpkı diğer pek çok yaşıtı gibi maalesef sosyal medya bağımlısı. Gün içinde en fazla yaptığı şey Instagram ana sayfasını yenilemek, story ve postlara bakmak. Instagram’ın kapatıldığı gün verdiği tepkiyi görseniz gözlerine inanamazdınız. Çünkü ben de inanamadım. Çok sinirlendi, üzüldü, ağladı, “Ben şimdi ne yapacağım?” diye endişelenmeye başladı. Kızımın sosyal medyayı çok sevdiğini hatta bağımlılık derecesinde olduğunun elbette farkındaydım. Telefondan uzaklaşması için babasıyla beraber etkinlikler düzenliyor, onu meşgul edecek aile gezileri organize ediyoruz. Fakat kızımız gezilerde de sürekli story atıyor. Bu alışkanlığını normale indirmek için onu zorlamadan, baskılamadan yaklaşmaya çalışıyoruz. Fakat Instagram kapandığında kızımın psikolojisinin bozulabileceğini ben bile tahmin etmemiştim. Resmen hayatında büyük bir kayıp yaşamış gibi üzülüyor. Sanırım profesyonel bir destek almanın zamanı geldi.

KAÇAN TREN PSİKOLOJİSİ!

İnsanların Instagram’ı temel bir ihtiyaç olarak görmeleri konusunu yorumlayan Berkay Ateş, “Sosyal medyada aktif olmak, o mecralarda bulunmamanın getirebileceği kaçan tren psikolojisi veya orijinal ismiyle FOMO’dan uzak durmalarına sebep oluyor” dedi ve ekledi:

“FOMO, yani Fear of Missing Out, insanların bir şeylerden geri kalması hissine verilen isim ve bir fenomen. İnsanlar, toplumdan ve akıştan geri kalmamak adına da devamlı kendilerini canlı tutmaya ve bu toplumsal dinamiğin içerisinde varlıklarını ispatlamaya ve sürdürmeye çalışıyorlar. Yapılan akımlarda yer almak veya bir gönderi paylaşmak, insanların yaratılan ortak değerlerin içerisinde yer alması ve kendi değerini de yaratması anlamı taşıyor. Yani bu konu birçok açıdan psikolojik olarak değerlendirilebilecek ve derinlemesine analizler yapılabilecek bir konu.”

Kaynak: Hürriyet / Aile

Haber Merkezi tarafından yazılan bu haberi beğendiyseniz bunları da beğenebilirsiniz

web sitesi uygulama / geliştirme: